Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/6786
Karar No: 2018/19732
Karar Tarihi: 15.11.2018

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/6786 Esas 2018/19732 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2018/6786 E.  ,  2018/19732 K.

    "İçtihat Metni"




    Kasten yaralamaya teşebbüs ve silahla tehdit suçlarından suça sürüklenen çocuk ...’nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-e, 106/2-a, 35, 29 (iki kez), 31/3 (iki kez), 62. (iki kez) maddeleri gereğince 5 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine dair Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararı ve bu kararı müteakip, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlediğinden bahisle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-e, 106/2-a, 35, 29 (iki kez), 31/3 (iki kez), 62. (iki kez) maddeleri gereğince 5 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/161 esas, 2017/557 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 27/09/2018 gün ve 94660652-105-34-13884-2017-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/10/2018 gün ve 2018/79833 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:

    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    1- Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;
    Kayden 10/11/1991 doğumlu olup, atılı suçun işlendiği 09/08/2009 tarihinde 18 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk ... hakkında, 5271 sayılı Kanun"un 231/8 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde 3 yıl denetim süresine tâbi tutulacağı gözetilmeden, 5 yıl denetim süresi belirlenmesinde,
    2- Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/161 esas, 2017/557 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
    2-a) Dosya kapsamına göre, yargılama sırasında suça sürüklenen çocuğun bildirdiği son adresin "Kıraç Mahallesi, Hürriyet Caddesi Çam Sokak No:11 Daire: 3 Esenyurt/İstanbul" olduğu, suça sürüklenen çocuğun yokluğunda verilen Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararının anılan son adres yerine "Kıraç Mahallesi, Hürriyet Caddesi Çam Sokak No:1 Daire:3 Esenyurt/İstanbul" adresine tebliğe çıkarıldığı ve suça sürüklenen çocuğun tanınmadığından bahisle 06/07/2012 tarihinde tebligatın iade edilmesi üzerine de MERNİS adresi araştırması yapılmadan aynı adrese doğrudan Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca tebliğe çıkarıldığı ve 23/08/2012 tarihinde anılan madde uyarınca tebliğ edildiği, kararın 11/09/2012 tarihi itibariyle kesinleştirildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, tebligatın usule aykırı olduğu, kararın kesinleşmediği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması nedeniyle

    belirlenen denetim süresinin başlamadığı, denetim süresi başlamadığı için dava zamanaşımını kesen son nedenin suça sürüklenen çocuğun ilk savunmasının olduğu, ilk savunmanın alındığı 26/05/2010 tarihine göre TCK"nın 66/1.e, 2. maddesinde anılan suçlar için öngörülen 5 yıl 4 aylık olağan dava zamanaşımı süresinin Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli kararından önce gerçekleştiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
    2-b) Dosya kapsamında bulunan adlî sicil kaydına göre, suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan ve suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezalarının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
    isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararının,
    Kayden 10/11/1991 doğumlu olup, atılı suçun işlendiği 09/08/2009 tarihinde 18 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk ... hakkında, 5271 sayılı Kanun"un 231/8 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde 3 yıl denetim süresine tâbi tutulacağı gözetilmeden, 5 yıl denetim süresi belirlenmesinde,
    Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/161 esas, 2017/557 sayılı kararının,
    a) Dosya kapsamına göre, yargılama sırasında suça sürüklenen çocuğun bildirdiği son adresin "Kıraç Mahallesi, Hürriyet Caddesi Çam Sokak No:11 Daire: 3 Esenyurt/İstanbul" olduğu, suça sürüklenen çocuğun yokluğunda verilen Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararının anılan son adres yerine "Kıraç Mahallesi, Hürriyet Caddesi Çam Sokak No:1 Daire:3 Esenyurt/İstanbul" adresine tebliğe çıkarıldığı ve suça sürüklenen çocuğun tanınmadığından bahisle 06/07/2012 tarihinde tebligatın iade edilmesi üzerine de MERNİS adresi araştırması yapılmadan aynı adrese doğrudan Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca tebliğe çıkarıldığı ve 23/08/2012 tarihinde anılan madde uyarınca tebliğ edildiği, kararın 11/09/2012 tarihi itibariyle kesinleştirildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, tebligatın usule aykırı olduğu, kararın kesinleşmediği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması nedeniyle belirlenen denetim süresinin başlamadığı, denetim süresi başlamadığı için dava zamanaşımını kesen son nedenin suça sürüklenen çocuğun ilk savunmasının olduğu, ilk savunmanın alındığı 26/05/2010 tarihine göre TCK"nın 66/1.e, 2. maddesinde anılan suçlar için öngörülen 5 yıl 4 aylık olağan dava zamanaşımı süresinin Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli kararından önce gerçekleştiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
    b) Dosya kapsamında bulunan adlî sicil kaydına göre, suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan ve suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezalarının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
    İsabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.

    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Suça sürüklenen çocuk ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar kurulurken denetim sürelerinin 3 yıl yerine 5 yıl olarak tayin edilmesinde isabet bulup bulunmadığının, olağan dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve sabıkasız olan suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlediğinden bahisle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması sırasında tayin olunan kısa süreli hapis cezalarının, TCK"nın 50/3. maddesi uyarınca anılan maddenin birinci fıkrasında düzenlenen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her
    türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
    Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
    Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
    CMK"nın hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kenar başlıklı 231. maddesinin onuncu, on birinci ve on ikinci fıkraları " (10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. (11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir. (12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir." biçimindedir.
    Bu düzenlemeler dikkate alındığında; sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, hakkındaki mahkûmiyet hükmü açıklanacak, yükümlülüklerin yerine getirilememesi durumunda da, kısmen infaza karar verilebileceği gibi koşulları bulunmakta ise, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesi suretiyle yeni bir mahkûmiyet hükmü de tesis edilebilecektir. Ceza Genel Kurulu"nun 05.12.2017 tarih ve 2014/8-811 esas, 2017/523 sayılı kararında belirtildiği üzere, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlenmesi halinde yerel mahkemece, CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanması sırasında önceki hükümde değişiklik yapılarak, daha ağır bir cezaya karar verilemeyecektir. Ayrıca hüküm açıklanırken Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarih ve 2013/3-752 esas, 2014/200 sayılı kararında açıklandığı üzere, 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu gibi hususlar dikkate alınabilecektir.
    5237 sayılı TCK’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesi;
    1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre,
    a) Adlî para cezasına,
    b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
    c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
    d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
    e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
    f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
    Çevrilebilir.
    2) Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.
    3) Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.
    4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.
    5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.
    6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.

    7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir” şeklinde düzenlenmiştir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35 maddesi 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik neticesinde aşağıdaki şeklini almıştır.
    "Madde 35 - Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
    (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.
    (Değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
    (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.
    (Ek fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Daha önce yurt dışındaki adresine tebligat yapılmış Türk vatandaşı, yurt dışı adresini değiştirir ve bunu tebliğ çıkaran mercie bildirmez, adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tespit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce tebligat yapılan adresine Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunca 25/a maddesine göre gönderilen bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten itibaren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılır."
    Anılan Kanun"un 21. maddesi ise, 6099 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle;
    "Madde 21 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3220/7 md.)
    Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    (Ek fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./5.mad.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    (Ek fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./5. md.) Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki (Değişik ibare: 11/01/2011-6099 S.K./5.mad.) fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar." biçiminde düzenlenmiştir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği, en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07.03.2017 tarihli ve 2015/8-268 esas ve 2017/124 sayılı, 17.01.2017 tarihli ve 2015/15-536 esas ve 2017/14 sayılı, 01.03.2016 tarihli ve 2015/3-599 esas ve 2016/99 sayılı kararlarında ayrıntıları açıklandığı üzere; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde yeni suç işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır. Anayasa"nın 38/4 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6/2. maddelerinde düzenlenmiş bulunan "masumiyet karinesi" gereğince suçluluğu kanunen sabit oluncaya kadar herkesin
    masum sayılacağı cihetle, hükmün açıklanabilmesi için denetim süresi içinde işlendiği ihbar olunan kasıtlı suçla ilgili mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması gözetilmelidir.

    İncelenen dosyada;
    Suça sürüklenen çocuk ... hakkında 09/08/2009 tarihinde gerçekleştirdiği iddia olunan kasten yaralamaya teşebbüs ve silahlı tehdit eylemleri nedeniyle 07/01/2010 tarihinde kamu davası açıldığı, yargılama sırasında suça sürüklenen çocuğun ilk savunmasının Bakırköy 4. Çocuk Mahkemesi"nin 2010/69 esas sayılı dosyası üzerinden 26/05/2010 tarihinde alındığı, anılan dosyanın daha sonra Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2009/786 esas sayılı dosyasıyla birleştirildiği ve yargılamanın bu dosya üzerinden devam ettiği, yargılama neticesinde Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararıyla suça sürüklenen çocuğunun TCK"nın 86/2, 86/3-e, 35, 29, 31/3, 62, 106/2-a, 29, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince sırasıyla 5 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği,
    Bu yargılama sırasında suça sürüklenen çocuğun bildirdiği son adresin "Kıraç Mahallesi, Hürriyet Caddesi Çam Sokak No:11 Daire: 3 Esenyurt/İstanbul" olduğu, suça sürüklenen çocuğun yokluğunda verilen Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararının "Kıraç Mahallesi, Hürriyet Caddesi Çam Sokak No:1 Daire: 3 Esenyurt/İstanbul" adresine tebliğe çıkarıldığı ve suça sürüklenen çocuğun tanınmadığından bahisle 06/07/2012 tarihinde iade edildiği, bunun üzerine gerekçeli kararın aynı adrese Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca tebliğe çıkarıldığı ve 23/08/2012 tarihinde anılan madde uyarınca tebliğ edildiği, kararın 11/09/2012 tarihi itibariyle kesinleştirildiği, suça sürüklenen çocuğun MERNİS adresinin araştırıldığına dair dosyada herhangi bir bilginin bulunmadığı,
    Suça sürüklenen çocuğun 28/10/2015 tarihinde işlediği kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu nedeniyle Büyükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/11/2016 tarihli ve 2016/278 esas, 2016/618 sayılı kararıyla TCK"nın 109/2, 109/5, 110, 62 ve 51. maddeleri uyarınca neticeten 10 ay erteli hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve bu kararın İstanbul İstinaf Mahkemesi 20. Ceza Dairesi"nin 06/01/2017 ve 2016/345 esas, 2017/38 sayılı kararıyla düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle kesinleştiği,
    İhbar üzerine yapılan yargılama neticesinde Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/161 esas, 2017/557 sayılı kararıyla suça sürüklenen çocuğun TCK"nın 86/2, 86/3-e, 35, 29, 31/3, 62, 106/2-a, 29, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince sırasıyla 5 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf kanun yoluna başvurulmaksızın 11/10/2017 tarihinde kesinleştiği,
    Suça sürüklenen çocuğun suç tarihi itibariyle sabıkasız olduğu,
    Anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    1)Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
    Kesinleşen karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir. İncelemeye konu karar, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle hükmün açıklanması üzerine ortadan kalkmıştır. Bu nedenle de artık kanun yararına bozmaya konu edilmesi mümkün değildir.
    2) Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/161 esas, 2017/557 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
    Suça sürüklenen çocuğun TCK"nın 86/2, 86/3-e, 35, 29, 31/3, 62, 106/2-a, 29, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince sırasıyla 5 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine dair Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararının, suça sürüklenen çocuğun bildirdiği "Kıraç Mahallesi, Hürriyet Caddesi Çam Sokak No:11 Daire: 3 Esenyurt/İstanbul" yerine, "Kıraç Mahallesi, Hürriyet Caddesi Çam Sokak No:1 Daire: 3 Esenyurt/İstanbul" adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine de MERNİS adresi araştırması yapılmadan anılan adrese doğrudan Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebliğe çıkarılıp anılan madde gereğince tebliğ edildiği, bu nedenle tebligatın usule aykırı olduğu, kararın kesinleşmediği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması nedeniyle belirlenen denetim süresinin başlamadığı, denetim süresi başlamadığı için dava zamanaşımının durmasının söz konusu olmadığı ve dava zamanaşımını kesen son nedenin suça sürüklenen çocuğun ilk savunmasının olduğu, ilk savunmanın alındığı 26/05/2010 tarihine göre TCK"nın 66/1.e, 2 maddesinde anılan suçlar için öngörülen 5 yıl 4 aylık olağan dava zamanaşımının Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/161 esas, 2017/557 sayılı kararından önce gerçekleştiği anlaşılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle; suça sürüklenen çocuğun TCK"nın 86/2, 86/3-e, 35, 29, 31/3, 62, 106/2-a, 29, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince sırasıyla 5 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/161 esas, 2017/557 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    A)Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2012 tarihli ve 2009/786 esas, 2012/574 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
    Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden bozma isteminin, CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE,
    B)Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/161 esas, 2017/557 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;

    1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan (2-a) numaralı bozma nedeni yerinde görüldüğünden, kasten yaralamaya teşebbüs ve silahla tehdit suçlarından kurulan, Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2017 tarihli ve 2017/161 esas, 2017/557 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    2)Yargılamanın tekrarlanması yasağı ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre;
    a)Suça sürüklenen çocuğun ilk savunmasının alındığı 26/05/2010 tarihine göre, suça sürüklenen çocuk yararına olan ve anılan suçlar için 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e.2 maddesinde öngörülen 5 yıl 4 aylık olağan dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından, 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi uyarınca KAMU DAVALARININ DÜŞMESİNE,
    b)Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,
    3) Yukarıdaki bozma nedenine göre, kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan (2-b) numaralı bozma nedeni yönünden BİR KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
    sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4. maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi