Esas No: 2021/86
Karar No: 2021/1723
Karar Tarihi: 18.03.2021
Danıştay 4. Daire 2021/86 Esas 2021/1723 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/86
Karar No : 2021/1723
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …GSM ve Dış Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte belge düzenleme ve katma değer vergisi iade talebi dolayısıyla hazırlanan vergi inceleme raporu uyarınca re'sen tarh edilen 2016/1 ila 5 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ….. Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı adına düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerinin tasfiye memuruna 08/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği bu tarihten başlamak üzere 30 gün içerisinde dava açılması gerekirken davanın 10/02/2020 tarihinde açıldığı buna göre davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, idarece yapılan tebliğin usulsüz olduğu, davanın süresinde açıldığı ve esasının incelenmesi gerektiği aksi yöndeki kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, ... TL maktu karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 18/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Dava, davacı şirketin 2016 yılı hesap ve işlemlerinin, ihracattan kaynaklı katma değer vergisi iade talebi ve sahte belge düzenleme yönlerinden incelenmesi sonucunda hazırlanan vergi inceleme raporuna dayanılarak re'sen tarh edilen 2016 yılının Ocak ilâ Mayıs dönemlerine ilişkin katma değer vergileri ile kesilen üç kat vergi ziyaı cezalarının ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle açılmıştır.
Vergi Mahkemesi’nce; vergi/ceza ihbarnamelerinin tasfiye memuruna 08/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği bu tarihten başlamak üzere 30 gün içerisinde dava açılması gerekirken davanın 10/02/2020 tarihinde açıldığı buna göre davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Bu Karar davacı tarafından temyize konu edilerek bozulması istenmiştir.
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) pek çok kararında belirtildiği gibi, gerekçeli karar hakkı güvencesini kapsamaktadır (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
Kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlayan bu hak; tarafların yargılama sırasında ileri sürdükleri iddiaların kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve aynı zamanda, demokratik bir toplumda, kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini öğrenmelerinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
Mahkemelerin gerekçe gösterme yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak, mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır (Kadriye Sever, B. No: 2018/24071, 10/2/2021, § 29).
Yargı kararlarında tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği, davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usule veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
Öte yandan, kanunyolu incelemesi yapan merciin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçe kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli kabul edilmektedir (Yasemin Ekşi, § 57). Ancak, itiraz (istinaf) veya temyiz incelemesi sırasında ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların itiraz (istinaf) veya temyiz mercilerince cevapsız bırakılmış olması da gerekçeli karar hakkının ihlaline neden olabilecektir (Caner Kandırmaz, B. No: 2013/3672, 30/12/2014, § 31).
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde, “Dava açma süresi” başlıklı, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin tarihi izleyen günden başlayacağı;"Sürelerle ilgili genel esaslar" başlıklı 8. maddesinde, sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kurala bağlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93. maddesi vd. maddelerinde, vergi alanında, tebliğe ilişkin kurallar düzenlenmiştir.
Bakılmakta olan davada, davanın süre aşımından reddedilerek uyuşmazlığın esasının incelenmemesi nedeniyle davacı, istinaf başvurusunda bulunmuş; şirketin tasfiyesine karar verilmesinden sonra ... adlı şahsın tasfiye memuru olarak atandığı ve şirketi münferiden temsile yetkili kılındığı ve şirketin işyeri adresi olarak ihbarnamenin tebliğ edildiği tasfiye memurunun adres kayıt sistemine bulunan adresinden ayrı ve farklı bir adresin idareye bildirildiği ileri sürülerek bu adrese gidilmeden doğrudan tasfiye memurunun adresinde yapılan tebliğin usulsüz olduğu ileri sürülmüştür.
Davasının ilk derece mahkemesince süre aşımı yönünden reddi üzerine davacı, haklı olarak, “dava açma süresine” yönelik iddiasını ilk olarak istinaf merciine başvururken ortaya koyabilmiştir. Davacının, öğrenme tarihine göre davanın süresinde açıldığına dair ileri sürdüğü tek bir iddiası vardır ve bunu da idarenin bilgisinde bulunan şirketin işyeri adresine tebliğin denenmiş olmasına dayandırmıştır. Bu iddia, dava açmadaki usul sorununun esaslı unsuru olmasına rağmen, istinaf incelemesinde, açıkça karşılanmamış, gerekçelendirilmemiştir. İstinaf mercii olarak Vergi Dava Dairesi, salt dava açma süresinin belirlendiği yasa kuralına yer verilerek 30 gün içinde açılmayan davanın esasının incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesine dayanan karara yönelik istinaf başvurusunu 2577 sayılı Kanun’un 45/3. maddesi uyarınca reddetmiştir. Başka bir anlatımla, davacının, davanın süre aşımından reddedilmesinin hukuka aykırı görmesini dayandırdığı iddiasının incelenmiş olduğu karardan anlaşılmamaktadır. Davacı bu kez, süre aşımı kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair kararı temyize konu ederek, aynı iddiayı Yüksek Mahkeme önüne taşımıştır. Vergisel işlemlerin tebliğine dair yasa kurallarına göre, tebliğin usulüne uygun olduğu veya olmadığına ilişkin hukuki değerlendirmeyi ve ileri sürülen tek iddianın dava açma süresine etkisinin niçin olamayacağı gerekçede yer verilmesi suretiyle karşılanması adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının bir gereğidir. Temyize konu karar, belirtilen yönüyle, usul hükümlerine aykırıdır.
Açıklanan nedenle, Vergi Dava Dairesi kararı usul ve hukuka uygun görülerek verilen temyiz isteminin reddi kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.