20. Hukuk Dairesi 2011/16366 E. , 2012/596 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 16.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi ... ve arkadaşları vekili Av.... Yamaç tarafından istenilmekle, tayin olunan 31.01.2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... ve arkadaşları vekili Av...., Hazine vekili Av.... ve Orman Yönetimi vekili Av...." geldi, diğer taraftan gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü Merkez mevkii 149 ada 11 parsel sayılı 317,79 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, taşlık niteliğiyle, tarım alanına dönüştürülmesi mümkün yerlerden olduğundun söz edilerek 03.07.2007 tarihinde Hazine adına tesbit edilmiş, 18.09.2007 tarihinde de 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11990/152 esasında dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesinin üstü kırmızı kalemle çizilmek suretiyle malik hanesi açık tesbit edilmiştir. 2, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/252 esasına kayıtlı dosyada davacı ... tarafından davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve köy tüzelkişiliği aleyhine 15.06.1992 tarihinde, ... köyü ... mevkiinde sınırları bildirilen taşınmazın 1988 yılında köy tüzelkişiliğinden satın aldığı, yararına Medeni Yasanın 713. maddesindeki zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, adına tescil istemiyle açtığı, ... ve arkadaşları ile ... Yatırım işletmeleri A.Ş."nin tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63, 64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu ve tedavülleri kapsamında kaldığından, tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle açtıkları davalar birleştirilmiş, Yargıtay bozmalarından sonra Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/384 esasına kayıt edildiği, Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2005 gün ve 2003/388-860 sayılı diğer davaların reddine, fen bilirkişi ..."nın düzenlediği rapor ve krokide (A) ile işaretlenen 729 m2 yüzölçümündeki çekişmeli taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm tarafların temyiz üzerene Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08.03.2007 gün ve 2006/1868-2942 sayılı kararı ile onanmış, karar düzeltme istemlerininde ayın dairenin 04.12.2007 gün ve 2007/11077-15707 sayılı kararı ile red edildikten sonra kesinleşmiştir.
Çekişmeli taşınmazla ilgili 149 ada 11 sayılı parselin kadastro tesbit tutanağı aslı malik hanesinin üstü çizilmek suretiyle kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Yine ... tarafından ... köyüne mevkii ve sınrılarını bildirdiği taşınmazın adına tescili istemiyle açtığı dava bu dava ile birleştirilmiştir. Mahkemece davalar birleştirildikten sonra davaların REDDİNE, çekişmeli ... köyü 149 ada 11 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına tesciline, ... tarafından açılan tescil davasına konu yer için tesbit tutanağı düzenlenmediği anlaşıldığından bu bölümle ilgili mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacılar ... ve arkadaşları vekili ile ... ve arkadaşları vekili ile Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ve 1988 ila 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2896 ve 3302 sayılı Yasalar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
Bir kısım davacılar vekili Avukat ... tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.10.2010 gün ve 2010/1028-926 sayılı veraset ilamından, davacılardan ..."nin, 14.10.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi Hazzı kızı 1941 doğumlu ... ile çocukları ... ve ...""ın kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ... adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden yargılama sona erdirilerek karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, ... öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.Y.U.Y"nın 73. (6100 sayılı HMK’nun 27.) maddesinde yasanın gösterdiği istisnalar dışında hakimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için yasaya uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceği öngörülmüştür. Mahkemece davacı ..."nin ölümüyle, mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilip, kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır.
Öte yandan, yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir.
1086 sayılı H.Y.U.Y.’nın 41. maddesi ve yeni 6100 sayılı HMK"nın 55. maddesi gereğince, taraflardan birinin ölümü halinde diğer tarafın istemiyle hakim, davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Taraf ehliyeti dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke değil, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davacılardan ..."nin yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğe edilerek, davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar ... ve arkadaşları, ... ve arkadaşları ile Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, bozma nedenine göre Yargıtayda yapılan duruşma nedeniyle taraflar yararına ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına 31/01/2012 günü oybirliği ile karar verildi.