2. Hukuk Dairesi 2014/9832 E. , 2014/20170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ankara 11. Aile Mahkemesi
TARİHİ :11.12.2013
NUMARASI :Esas no: 2013/25 Karar no:2013/1510
Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı (kadın) tarafından, yoksulluk nafakası ve tazminat miktarları yönünden; davalı-karşı davacı (koca) tarafından ise, her iki dava ve fer"ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadının, kocaya yönelik 19.11.2010 tarihinde gerçekleştirdiği bıçakla yaralama eyleminden sonra evlilik birliğinin 19.10.2012 tarihine kadar devam etmesi karşısında davalı-karşı davacı kocanın, kadının bu kusurlu davranışını affettiği veya en azından hoşgörü ile karşılamış sayılması gerektiğinin, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların kusur olarak atfedilemeyeceği gibi, kadına yüklenebilecek başkaca bir kusurun da ispatlanamadığının anlaşılmasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı-karşı davalı kadın boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecektir. Davacı-davalı kadının dava dilekcesindeki "başka türlü geçinmelerini saglaması ve iş bulup çalışmasının olanaksız" olması sebebiyle gerçekleşen nafaka istemi yoksulluk talebini de içermektedir.Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları gerçekleştiği halde, davacı-karşı davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir.
4-Davacı-karşı davalı kadının hükmedilen nafakalara artış talebi olmadığı nazara alınmadan, talep aşılarak (HMK md.26), müşterek çocuk yararına takdir olunan iştirak nafakasının her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle davacı-karşı davalı kadın yararına, 4. bentte gösterilen sebeple davalı-karşı davacı koca yararına BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.20.10.2014 (Pzt.)
KARŞI OY YAZISI
Mahkemece, “tarafların boşanmasına, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye bırakılmasına, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 300,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, davacı için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, 10.000,00 TL maddi, 7.000,00 TL manevi tazminata” hükmedilmiş, karar davacı karşı davalı (kadın) tarafından yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi ve maddi-manevi tazminatın miktarı yönünden temyiz edilmiştir.
Sayın çoğunluk tarafından “Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı-karşı davalı kadın boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecektir. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları gerçekleştiği halde, davacı-karşı davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir” gerekçesiyle mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde aynen “davacı müvekkilem için şimdilik tedbir nafakası olarak 1.000,00 TL, ortak kızları için iştirak nafakası olarak 600,00 TL olmak üzere toplam 1.600,00 TL nafakanın davalı eş tarafından ödenmesine ilk duruşmada karar verilmesini” talep ediyorum şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı vekili açıkça yoksulluk nafakası isteğinde bulunmamıştır. Bu beyanından yoksulluk nafakası istediği anlamını çıkarmak da mümkün değildir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde “ Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez...” denilmektedir. Mahkemece, talebe uygun olarak tedbir nafakasına hükmedilmiş, ancak yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından bu konuda bir karar verilmemiştir.
Türk Medeni Kanunu 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep edenin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması yanında, bu konuda açıkça talebinin de bulunması gerekmektedir. Davacı vekili açıkça tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Dilekçenin hiçbir yerinde yoksulluk nafakası isteği bulunmamaktadır. Bu nedenle, diğer bozma nedenlerine katılmakla birlikte, “yoksulluk nafakası koşulları gerçekleştiğinden ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğinden bahisle” kararın bozulmasına dair sayın çoğunluk kararına iştirak edilememiştir.