3. Hukuk Dairesi 2013/15158 E. , 2013/18394 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dilekçesinde; mirasbırakan......’ün, ........2006 tarihli vasiyetnameyi düzenlediği sırada 78 yaşında olup tasarruf ehliyetinin bulunmadığını, ayrıca mirasbırakanın okuryazar olmasına rağmen vasiyetnamede okuryazar olmadığının yazılmış olduğunu, diğer taraftan hasta olan mirasbırakanın doktora götürülmeyeceği ve bakılmayacağı yönündeki korkutma ve zorlama sonucunda vasiyetnameyi düzenlediğini ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, bunun mümkün olmaması halinde ise vasiyetnamenin tenkisine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; vasiyetnamenin, usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; ... Kurumu Başkanlığından alınan rapor ile mirasbırakan .........."ün vasiyetnameyi düzenlediği sırada tasarruf ehliyetine haiz olduğu, ancak mirasbırakanın ........2006 tarihinde mandibula apsesi sebebiyle rahatsızlandığı, vasiyetnamenin ise hastalığın ortaya çıkmasından beş gün sonra yapıldığı, bu nedenle mirasbırakanın bakılmayacağı korkusu içine sürüklenerek vasiyetname düzenlemek zorunda kaldığı gerekçesiyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İkrah (korkutma), kişinin irade serbestîsini ihlal suretiyle onu gerçek isteğine uymayan bir beyanda bulunmak zorunluluğunda bırakan, hukukun caiz görmediği davranışlardır. İkrah, maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Bir kimseye o akdi yapmasını temin için maddi tazyik yapılmışsa, örneğin eli tutularak zorla sözleşmenin altı imzalatılmışsa bu halde maddi ikrah hali varsayılır. Öte yandan bir kimsede korku yaratarak ona istenilen işlemi yaptırmayı amaçlayan tehdide de manevi ikrah denilir.
Bir ölüme bağlı tasarrufun meydana gelmesine tesir edecek her türlü ikrah, bir iptal sebebi teşkil eder (TMK. md. 557/...). Ancak, her iki türünde de ikrahın ciddi olması, ikrahın ağır bir tehlike teşkil etmesi, tehdidin yaratacağı tehlikenin derhal gerçekleşecek nitelikte olması, tehdidin bizzat akdin tarafına veya yakınlarına yapılması ve yapılan tehdidin haksız ve hukuka aykırı olması, tehdidin şahsa, namusa, cana, mala veya hürriyete yönelmiş bulunması ve nihayet tehdit ile yapılan işlem arasında illiyet bağı bulunması koşulu aranır.
Somut olayda; mirasbırakanın hasta olduğu, vasiyetname düzenlemeye yanaşmadığı takdirde kendisine bakılmayacağı ve doktora götürülmeyeceği yönünde korkutularak davalı lehine vasiyetname düzenlemeye zorlandığı ileri sürülmüş ise de; dinlenilen tanık beyanlarının mirasbırakanın hastalığından önceki dönemdeki yaşantısı ile vasiyetnamenin düzenlenmesinden sonraki dönemdeki hastalık sürecine ilişkin olduğu, diğer bir anlatımla mirasbırakanın vasiyetnameyi manevi ikrah altında düzenlediğinin kabulünü gerektirecek bir delilin dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda, mahkemece; vasiyetnamenin iptaline ilişkin vakıaların varlığının ispat edilemediği gözetilerek, davacıların tenkis isteminin incelenmesi ve ulaşılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ........2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.