19. Ceza Dairesi 2019/28160 E. , 2021/3357 K.
"İçtihat Metni"
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na aykırılık suçundan sanık ..."nın, 5809 sayılı Kanun"un 56/4. maddesi delaletiyle aynı Kanun"un 63/10, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 820,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair ... 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/01/2019 tarihli ve 2017/244 esas, 2019/51 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 01/04/2019 gün ve 94660652-105-34-2722-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/04/2019 gün ve KYB-2019/36834 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03/03/2016 tarihli ve 2014/21037 esas, 2016/1833 karar sayılı ilâmında yer alan, "...Sanığın, katılanın kimlik bilgilerini kullanarak hat çıkartan kişinin Ahmet Tatlılıoğlu olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yapmayarak abonelik sözleşmesi yaptığından bahisle özel belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği gerekçesi ile hakkında açılan kamu davasında, aşamalardaki savunmalarında suçlamayı red etmesi, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarının 16.07.2012 tarihli raporunda sözleşme altındaki imzaların katılana ait olmadığının tespit edilmesine rağmen; sözleşme ile ekindeki nüfus cüzdan fotokopisi üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olduğu hususunda bir araştırma yapılmadan kararın verilmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu sözleşme ile ekindeki belge üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması..." şeklindeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin bilgisi ve rızası olmaksızın sanığın yetkilisi olduğu Ersa Telekomünikasyon ünvanlı işyerinde müşteki adına 1 adet GSM hattının çıkarıldığı ve temin edilen cep telefonu hattı abonelik sözleşmelerindeki imzaların müştekiye ait olmadığına dair bilirkişi raporu alınması üzerine sanığın cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmış ise de; sanığın beyanlarında, firmanın ortağı ve yetkilisi olduğunu, suça konu sözleşmenin kendi işyerinin ... mağazasında yapıldığını, kendisinin ise Mahmutbey mağazasında bulunduğunu, imza ve yazıların kendisine ait olmadığını, sözleşmenin Münevver Yağız isimli çalışan tarafından düzenlendiğini üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini ifade ettiği, Münevver isimli çalışanın tanık sıfatıyla alınan ifadesinde ise, imza ve yazıların kendisine ait olmadığını, sözleşmeyi düzenleyen çalışanların aktivasyon personelleri olduğunu, kaşenin çalıştığı şirkete ait olduğunu, her ne kadar ismi yazılsa da işlemlerin kendisi tarafından yapılmadığını, mağazada 10 kişi çalıştıklarını beyan ettiği anlaşılmakla; imza ve yazıların kime ait olduğunun tespitine yönelik olarak, tanık sıfatıyla dinlenen çalışanın imza ve yazı örnekleri alındıktan sonra sonucuna göre değerlendirme yapılıp, gereğinde ilgili işyerinde sözleşme tarihinde çalıştığı tespit edilecek diğer şahısların da imza ve yazı örnekleri temin edilip bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, yargılama aşamasında da sanık aleyhine bir delil elde edilemeden, gerekçeli kararda da atılı suçu adı geçen sanığın işlemiş olduğuna dair delil ve gerekçeye yer verilmeden, yalnızca sanığın eyleminin sabit olduğundan bahisle mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
5809 sayılı kanunun "cezai hükümler" başlıklı 63/10 maddesinde, 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonucu, suçun maddi unsurunun "...fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar..." şeklinde belirlendiği, maddede yazılı "...bu işi..." ifadesinin, suçun unsurlarını oluşturan seçimlik hareketleri nitelediği, atıfta bulunulan 5809 sayılı Kanunun 56. maddesinin 4. fıkrasında yazılı seçimlik hareketlerin, kişinin bilgisi ve rızası dışında, abonelik tesisi, abonelik işlemi yapılması, elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılması ve yaptırılması, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenmesi, evrakta değişiklik yapılması ve bunların kullanılması" olduğunun anlaşıldığı, bu düzenlemeler ışığında suçun sübutu bakımından, sanığın adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, söz konusu evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğunun kabul edilebileceği cihetle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 22/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.