13. Ceza Dairesi 2019/781 E. , 2019/2874 K.
"İçtihat Metni" KANUN YARARINA BOZMA
Nitelikli hırsızlık ve taksirle yaralama suçlarından suça sürüklenen çocuk ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b, 89/1, 89/2-b, 89/2-b, 31/3, 31/2, 35/1-2, ve 62. maddeleri gereğince 9 ay hapis ve 1.860,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/04/2016 tarihli ve 2013/117 esas, 2016/3041 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle dosyanın ele alınarak yapılan yargılama neticesinde suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b, 89/1, 89/2-b, 89/2-b, 31/3, 31/2, 35/1-2, ve 62. maddeleri gereğince 9 ay hapis ve 1.860,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/04/2018 tarihli ve 2018/164 esas, 2018/332 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 21/01/2019 gün ve 94660652-105-04-12061-2018-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 29/01/2019 gün ve 2019/8227 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Dosya kapsamına göre;
1-Kayden 01/03/1999 doğum tarihli olan suça sürüklenen çocuğun, suçun işlendiği 09/04/2012 tarihi itibariyle 15-18 yaş grubunda olduğu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince cezasından 1/3 oranında indirim yapılması gerekirken, Mahkemece suça sürüklenen çocuğun işlediği nitelikli hırsızlık suçu bakımından 5237 sayılı Kanun"un 31/3. maddesinin uygulanmasına rağmen 1/3 yerine, 1/2 oranında indirim yapılmasında; yine taksirle yaralama suçu bakımından da anılan Kanun"un 31/3. maddesi yerine, 31/2. maddesinin uygulanması suretiyle cezasından 1/2 oranında indirim yapılmasında,
2-Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 31/05/2013 tarihli iddianamede, suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 31/3. maddesinin uygulanması istenmediği halde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden anılan madde uygulanarak savunma hakkının kısıtlanmasında,
Kabule göre de;
3-Suçun işlendiği 09/04/2012 tarihi itibariyle 15-18 yaş grubunda olan ve dosyada mevcut adlî sicil kaydına göre suç tarihinden önce hapis cezasına mahkûmiyeti bulunmayan suçu sürüklenen çocuk hakkındaki hapis cezasının kısa süreli olması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” hükmü uyarınca anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu
olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Suça sürüklenen çocuk hakkında,Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/04/2016 tarihli ve 2013/117 esas, 2016/301 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararının 14.06.2016 tarihinde kesinleştiği ve suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suç sebebiyle yapılan yargılama sonucu anılan mahkeme kararının açıklanmasına karar verilmişse de, ayrıntıları Ceza Genel Kurulu"nun 18.03.2008 günlü 2008/9-7-56 ve 13.05.2008 günlü 2008/10-101-113 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, 1412 sayılı CMUK"un 138, 141 ve 5271 sayılı CMK"nın 149, 150. maddeleri uyarınca, şüpheli veya sanığın soruşturma ve kovuşturmanın her evresinde müdafii talep edebileceği gibi şüpheli veya sanık on sekiz yaşını doldurmamış ya da sağır, dilsiz veya kendini savunamayacak durumda malul olursa istemi aranmaksızın müdafii atanacağı, baroca istem halinde veya yasa gereği zorunlu olarak atanan müdafiin görevinin hükmün kesinleşmesiyle son bulduğu, kendisine zorunlu müdafii atandığından sanığın haberdar edilmediği durumlarda, zorunlu müdafiine yapılan tefhim veya tebliğin kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurmayacağı, bu durumda zorunlu müdafiin sanığın lehine gibi görünen bazı işlemler yapmış olsa da; örneğin temyiz dilekçesi vermiş olsa dahi, hükmün sanığın kendisine de tebliğ edilmesi ve sanık tarafından temyiz dilekçesinin verilmesi halinde, temyiz isteminin kabul edilmesi gerektiği, bu çerçevede, suça sürüklenen çocuk ..."a mahkeme tarafından Av. ..."ın zorunlu müdafii olarak atandığı, suça sürüklenen çocuğun savunmasının talimatla İzmir 5. Çocuk Mahkemesi tarafından re’sen görevlendirilen başka müdafi Av. ...huzurunda alındığı, hükmün suça sürüklenen çocuğun yokluğunda müdafii Av. ..."a tefhim edildiği, suça sürüklenen çocuğun duruşmalara katılmadığından baro tarafından atanan zorunlu müdafiden haberdar olmadığı, ilk yargılamada kendisine müdafii atandığından haberi olmayan suça sürüklenen çocuğa da tebliğ yapılması gerektiği, dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmediği kesinleşmemiş karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından suça sürüklenen çocuğa gerekçeli kararın usulüne uygun tebliği ile hükmün kesinleşmesi halinde yeniden kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkün olup, henüz kesinleşmemiş olan karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 27/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.