12. Ceza Dairesi 2014/6779 E. , 2014/12575 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı Kanunun TCK 52/2, 51/1-3, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
08/08/2011 tarih ve 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından zarar gördüğü kabul edilen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı"nın CMK"nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılma hakkı bulunduğundan, tebliğnamede, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı"nın temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin düşünceye iştirak edilmemiştir.
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, suç tarihinde, sanık tarafından.... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 04/12/1998 gün 3332 sayılı kararı ile 3. derece doğal sit alanı olarak tescil edilmiş sınırlar dahilinde kalmakta olan .... İli, .... İlçesi, ... Beldesi, .... Mevki, ... ada 22 parsel sayılı taşınmaz üzerine kilit taş döşeyip, üst kısmına ahşap malzemeden 7.70x5.90 m. ebatlarında bir yapı inşa edildiğinin tespit edildiği, dosya kapsamında bulunan inşaat mühendisi ve zirai bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, bahse konu yapının niteliği konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmekle birlikte suça konu yapının dosyada bulunan resimleri incelendiğinde, sanığın eyleminin 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında inşai veya fiziki müdahale niteliğinde olduğu, sanık savunmalarında, suça konu yapının bulunduğu yerin sit alanı sınırlarında kaldığını bildiğine ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamış ise de, bölgenin sit alanı olarak tesciline ilişkin ilgili Koruma Kurulu kararının suça konu taşınmazın bulunduğu yerde ilanının yapılması, sanığın ilanın yapıldığı bölgede yaşadığının MERNİS kayıtları ile sabit olması, bölgenin niteliğinin gerek taşınmazın bulunduğu çevre, gerekse ülke çapında yaygın olarak bilinmesi hususları dikkate alındığında, sanığın dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiği, buna rağmen Kurul"dan izin almaksızın üzerine kilit taş döşeyip, ahşap malzemeden 7.70x5.90 m. ebatlarında bir yapı inşa etmek suretiyle müdahalede bulunduğu, atılı suçu işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, 6498 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanık lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sanık hakkında tayin edilen cezanın ertelenmemesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-5237 sayılı TCK"nın 53/1-c maddesinde belirtilen güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağı, alt soy haricindeki kişiler yününden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin gözetilmemesi,
2-Tayin edilen temel ceza üzerinden takdiri indirim yapılırken, uygulanan kanun maddesi gösterilmeyerek CMK"nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, sanık hakkında kurulan hükmün ikinci paragrafının başına “TCK"nın 62/1. maddesi gereğince” ibaresinin, hükmün TCK"nın 53/1. maddesine ilişkin 10. paragrafının çıkartılarak, yerine, “ sanığın, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c, d, e bentlerinde belirtilen haklarından, mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyu üzerindeki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise sanığın cezası ertelendiğinden, 5237 sayılı TCK"nın 53/3 maddesi uyarınca, aynı Kanunun 53/1-c maddesinde belirtilen kişisel hak yoksunluğunun, sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanmasına yer olmadığına” cümlesinin eklenmesi, hükümdeki usul ve kanuna uygun bulunan sair hususların aynen bırakılmasına karar verilmek suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.