Esas No: 2022/275
Karar No: 2022/2551
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/275 Esas 2022/2551 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Hazine ile davalı arasında görülen kadastro tespitine itiraz davasında, Mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak Yargıtay kararı ile bozulan hükümde, çekişmeli yerler hakkında daha kapsamlı bir araştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli olmadığı vurgulanarak, keşifte varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları ile diğer belgeler kullanılarak yeniden keşif yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu keşifte, yerel bilirkişi kurulu, orman mühendisi, ziraat mühendisi, fen bilimleri uzmanı ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bulunmalıdır. Ayrıca, taşınmazların evveliyatının orman olup olmadığı, zilyetlik araştırması, imar-ihya durumu, bitki örtüsü ve toprak yapısı gibi konularda araştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, 3402 sayılı Kanunun 30/2 ve 14. maddeleri, 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar, 6831 sayılı Orman Kanunu ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi K
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle "çekişmeli yerler hakkında davacıların delillerinin toplanarak araştırma yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile ... İli ... İlçesi ... mahallesinde bulunan 156 ada 1, 416 ada 2 ve 417 ada 3 parsel sayılı taşınmazların ... adına, 417 ada 4 parsel sayılı taşınmazın ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermek için yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; davada 3402 sayılı Kanun'un 30/2. maddesi gereğince resen araştırma ilkesi söz konusu olup, dava konusu taşınmazların evveliyatının orman olup olmadığı hususunda orman araştırması yapılmadığı gibi Yargıtay içtihatları doğrultusunda zilyetlik araştırması da gerçekleştirilmemiştir. Bu çerçevede eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritası kullanılarak taşınmazın öncesinin bu belgelerde nasıl göründüğü araştırılmadan, nesnel verilerden uzak, tamamen gözlem ve mahalli bilirkişi/tanık beyanlarına dayanan eksik, yetersiz ziraat bilirkişisi raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Bahsi geçen rapor, dava konusu edilen yerin imar ihyaya muhtaç bir yer olup olmadığı, muhtaç ise imar ihyanın ne zaman tamamlandığı, imar ihya tamamlanmasından dava tarihine kadar 20 yıllık ekonomik amaca uygun zilyetlik sürdürülüp sürdürülmediği hususlarında herhangi bir açıklama içermeden sadece dava konusu taşınmazların 20-25 yıldır kullanıldığını belirten denetime imkan vermeyen bir niteliktedir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
Hâl böyle olunca; Mahkemece, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek yeni bir orman mühendisi bilirkişi, üç ziraat mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasa'lar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalıdır.
Ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraat bilirkişisinden taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve ilgili Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Hüküm kurulurken, davacının taşınmazın bir kısmında zilyetlikle kazanım şartlarını sağladığı anlaşıldığı takdirde sadece bu kısmın davacı adına tescili gerektiği ayrıca talep halinde orman niteliğinde olmayan ve zilyetlikle kazanılamayan yerlerin tarla niteliği ile Hazine adına tescili gerektiği hususları gözönünde bulundurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 21.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.