Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/11672
Karar No: 2012/495

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/11672 Esas 2012/495 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/11672 E.  ,  2012/495 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ..., ...,... ve ... vekili Av. ... ile davacı ... vekili AV. ... ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.10.2008 tarih 2008/ 8284–12149 sayılı kararında “102 ada 1 parsel içinde kalan ve (B), (C), (D), (E) ve (G) ile gösterilen kısımlara yönelik hüküm onanmış; (A) ve (D) ile gösterilen kısma yönelik olarak ise 102 ada 1 parsel içinde kalan ve 24/09/2007 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle 31/03/2008 tarihli ek raporda ise (D) harfiyle gösterilen 6183 m2"lik bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Çekişmeli Arapönü köyü 102 ada 1 parsel numaralı taşınmaz orman niteliği ile Hazine adına tespiti yapılmıştır. Davacı ... taşınmaz içerisinde kendisine ait uzun zamandır tarım arazisi olarak kullandığı yer olduğu iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece fen bilirkişi raporunda (A) ve (D) harfiyle gösterilen 6183 m2"lik bölümün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli olmadığı, mahkemece, hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunun eki olan ve 1958 uçuşlu hava fotoğrafına dayanılarak hazırlanan 1963 tarihli memleket haritası lejantından anlaşılacağı gibi çekişmeli taşınmazlar ve çevresinde seyrek orman bitki örtüsü bulunduğu, rapora ekli fotoğrafında taşınmazın yüksek eğimli olduğu, orman ve toprak muhafaza karakteri taşıdığı, ayrıca, taşınmazın kuzey batı ve güney bölümlerinin eylemli orman niteliğindeki 102 ada 1 parsel ile çevrili olduğu ve mahkeme gözleminde de taşınmazın sürülü olmayan kesimlerinin yer yer büyük kaya parçaları ve orman ağaçları ile kaplı bulunduğu açıklandığı halde, ormancı bilirkişilerden taşınmazın ormanın devamı ve ayrılmaz parçası niteliğinde bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınmadığı gibi büyük kaya parçaları ile kaplı olan ve orman ağacı bulunan bölümünün taşınmaz üzerindeki yeri de belirlenmemiştir. Ayrıca davacı zilyedliğe dayandığına göre tescile karar verilebilmesi için taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olmadığı yeterli olmayıp, davacının Hazineye karşı zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşup oluşmadığını kanıtlaması gerekir. Bu konuda dinlenen yerel bilirkişi ve tanık taşınmazın 50 yıldır tarım arazisi olarak kullanıldığını haber vermişlerse imar ihyanın bulunup bulunmadığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl ne şekilde devam ettiği konularında maddi olaylara dayalı olarak açıklamada bulunmamışlar, komşu 80, 85, 86, 127, 128 ve 129 sayılı parsellere ait kadastro tutanak örnekleri ile varsa
    tespitlerine esas alınan tapu ve vergi kayıtları getirtilip uygulanarak çekişmeli taşınmaz yönünü sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmamış, kadastro paftası, memleket haritasındaki konumuna göre çevre parsellerle birlikte 6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesine göre orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadıklarını da değerlendirilmemiştir.
    Bu nedenle: mahkemece, komşu parsellerin tespit tutanakları ile varsa tespitlerine esas alınan tapu ve vergi kayıtları getirtilip, resmi belgelerle birlikte önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı sayılının 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsü incelenmeli, büyük kaya parçaları ve orman ağacı bulunan bölümlerin taşınmazın üzerindeki yeri belirlenmeli, varsa komşu parsel kayıtları uygulanarak çekişmeli taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırmalı, taşınmazın orman sayılan yerlerden yada orman içi açıklığı konumunda olup olmadığı, ormanın devamı niteliğinde bulunup bulunmadığı belirlenmeli, orman sayılan yada orman içi açıklığı konumundaki yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde davanın reddine karar verilmelidir.
    Çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde yerel bilirkişi ile tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenilmeli, imar ihyanın bulunup bulunmadığı zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl ne şekilde devam ettiği sorulup kesin tarih ve olgulara dayalı açık yanıtlar alınıp tespit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri tutanak içeriğine aykırı olması halinde 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30/1. maddesi gereğince tespit bilirkişileri de tanık suretiyle dinlenerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, taşınmazın büyük kaya parçaları ve orman ağacı bulunan bölümleri belirlenerek krokide gösterilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi kabule göre de, mahkemece, 102 ada 1 parsel numaralı taşınmazın teknik bilirkişi Mehmet İnce tarafından düzenlenen 24/09/2007 tarihli rapor ve krokide (A) harfiyle aynı bilirkişi tarafından 31/03/2008 tarihli ek rapor ve krokide (D) harfiyle gösterilen 6183 m2"lik bölüme ilişkin, davacı ..."un davası kabul edilerek 102 ada 1 numaralı parselden ifraz edildiği halde sicil oluşturulmayarak kararın infazı sırasında tereddüt yaratılmış olması da doğru olmadığı ” gereğine değinilerek bozulmuştur..
    Bozmadan sonra 102 ada 67 parsel sayılı taşınmaza ilişkin dava dosyası temyize konu dava dosyasıyla birleştirilmiş olup Pınarönü köyü 102 ada 67 parsel sayılı 12724,12m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... birleştirilen 2006/49 esas sayılı dava dosyasıyla 102 ada 67 parsele ilişkin olarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla dava açmış; ... 13.4.2009 tarihli dilekçesiyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 102 ada 67 parseliçinde kalan bir kısım yerin adına tescili istemiyle davaya müdahil olmuştur.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra (A), (B), (D) ve (D1) ile gösterilen kısımlar ile 102 ada 67 parselin orman sayılan yerlerden olduğundan ..., ... ve ... ‘ın davalarının reddine; müdahil Orman Yönetiminin davasının kabulüyle 102 ada 1 parselin tespit gibi orman vasfıyla Hazine adına, 102 ada 67 parselin kadastro tespitinin iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davacılar ..., ..., ... ve ... vekili Av. ... ile davacı ... vekili Av. ... ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır
    1- Davacılar ...’un dava konusu yaptığı (G) ile gösterilen 3083 m2, ...’ın dava konusu yaptığı (E) ile gösterilen 2551 m2, ... ‘ın dava konusu yaptığı (C) ile gösterilen 4425 m2 ve ... ‘ın dava konusu yaptığı (D) ile gösterilen 4463 m2 yüzölçümündeki kısımlara yönelik davanın reddine dair verilen 2.4.2008 tarihli mahkeme kararı 20. Hukuk Dairesinin 06.10.2008 tarih 2008/ 8284–12149 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiğinden ve bu kısımlara yönelik yeni bir hüküm kurulmadığından ..., ... , ... ve ... vekilinin bu kısımlara yönelik olarak temyiz itirazlarının reddine ;
    2- İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 102 ada 1 parsel içinde kalan ve ... ‘in dava konusu yaptığı (B) ile gösterilen 7524,45 m2 yüzölçümündeki kısım ile 102 ada 67 parselin orman sayılan yerlerden olduğu, ... tarafından dava konusu edilen ve (D) ile gösterilen 854,01 m2 yüzölçümündeki kısmın ise memleket haritasında açık alanda kalmakla birlikte bu kısım üzerinde ibreli orman ağacı işaretlerinin bulunduğu ve bu taşınmazın 4 tarafının 102 ada 1 ve 101 ada 1 nolu orman parselleri ile çevrili orman içi açıklık niteliğinde olduğu ve bu tür yerlerin 6831 sayılı Yasanın 17/2 maddesi ve yönetmeliğin 26/A ve J bentleri gereğince zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığı anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı ... ile davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile 102 ada 67 parsel ile (B) ile gösterilen 7524,45 m2 yüzölçümündeki ve (D) ile gösterilen 854,01m2 yüzölçümündeki kısımlara yönelik usul ve sayılıya uygun olan hükmün ONANMASINA,
    3- Davacı ..."un 24.9.2007 tarihli fenni bilirkişi raporunda (A) ve (D) ile gösterilen , 21.10.2010 tarihli fenni bilirkişi raporunda (D1) ile gösterilen 6183,17 m2 yüzölçümündeki kısma yönelik temyiz itirazlarına gelince: Dairenin 06.10.2008 tarih 2008/ 8284–12149 sayılı kararı öncesinde orman bilirkişiler tarafından düzenlenen 17.10 2007 havale tarihli orman bilirkişi raporunda bu kısmın 1963 tarihli memleket haritası ile 1958 tarihli hava fotoğraflarında açık orman sayılmayan alanda kaldığı, eğimin %25 civarında olup uzun yıllardır tarımsal amaçla kullanıldığı içinde bir adet meşe ağacının bulunduğu bunun dışında orman ağaç ve ağaççığı ile bunlara ait kök dal kalıntısının bulunmadığı ve sonuç olarak taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş ve ekli memleket haritasında açık alanda gösterilmiştir. Bozma kararı sonrası düzenlenen 11.11.2010 tarihli orman bilirkişi raporunda ise 1958 ve 1989 tarihli memleket haritalarında taşınmazın açık alanda kaldığı, 1989 tarihli memleket haritasında taşınmazın bulunduğu alanda yapraklı orman ağacı işaretlerinin bulunduğu, 1957 ve 1988 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın yapraklı orman ağacı bulunduran alanda kaldığı, yine amenajman planında da 132 nolu bölmede bozuk diğer yapraklı orman ağacı simgesi bulunduran alan içinde bulunduğu , taşınmazın toprağının orman toprağı niteliğinde olduğu ve sonuç olarak taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş ve ekli memleket haritasında açık alanda gösterilmiştir. Her iki bilirkişi raporu çelişkili olduğu gibi bilirkişi raporlarına ekli taşınmaza ait olduğu bildirilen fotoğraflarda da farklı farklıdır ve mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur.
    Bu nedenle mahkemece öncelikle çekişmeli (A), (D) ve (D1) ile gösterilen 6183,17 m2 yüzölçümündeki taşınmaza komşu 80, 85, 86, 128, 129 ve 127 parsellere ait kadastro tespit tutanak örnekleri ile kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları ile varsa dayanak tapu ve vergi kayıtları getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis, bir fen elemanı ve bir ziraatçı bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planında ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı sayılının 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Bu şekilde yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği taktirde; dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile M.Y.’nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin;
    1) Orman sayılan veya orman rejimine girmiş (15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden yada 3402 sayılı Yasanın 16.
    maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Yasanın 16. md. (A), (B), (C), (D) bentleri kapsamında kalan yerler),
    2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması (3402 sayılı yasanın 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılamaz. H.G.K. 03.06.1998 gün 1998/8-347-394 ve 12.12.2001 gün 2001/20-118-1156 S.K.),
    3) İl, İlçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması (3402 sayılı Yasanın 17/2. md. H.G.K. 25.04.2001 gün 2001/20-390-396 S.K.),
    4) Tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tespitine itiraz davalarında ise kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,
    5) Kadastro tespit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (H.G.K.’nun 22/03/1995 gün 1994/8-873-216 ve 19/02/1997 gün 1996/8-768-100 ve 24/09/1997 gün 1997/20-372-718 ve 18/02/1998 gün 1998/8-15-129 sayılı kararları),
    6) O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı sayılının 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. Maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (H.G.K.nun 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),
    7) Dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tespit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun 21.01.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları),
    8) 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fırkasında yazılı,
    a) 4785 sayılı Yasayla Devletleştirilmiş orman,
    b) 3116 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış orman,
    c) 6831 sayılı Yasanın 3. maddesine göre orman rejimine alınmış yer,
    d) Aynı Yasanın 13. maddesinin (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yer,
    e) Aynı Yasanın 24. maddesine göre kamulaştırılan ya da diğer suretle orman yetiştirmek üzere kamulaştırılan yer,
    f) Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yer,
    g) Herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalmış orman,
    h) Maliye Bakanlığınca orman olarak tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış saha,
    ı) Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alan olduğunun belirlenmesi halinde bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülmeli ,
    Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
    Somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca;
    a) Keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı,
    b) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli,
    3402 sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Yasanın 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden sayılının amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden davacı ... ‘un temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde İbrahim Uzuna iadesine, aşağıda yazılı onama harcının ..."e yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 30/01/2012 günü oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi