20. Hukuk Dairesi 2011/11564 E. , 2012/492 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tesil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.04.2010 tarih 2010/2192 - 5375 sayılı bozma kararında özetle; “İncelenen dosya kapsamına göre, mahkemece taşınmaz başında keşif ve uygulama yapılmadan ve davalı taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırı içinde kalıp kalmadığı belirlenmeden davanın reddine karar verilmişse de, kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının zemine uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın 1975 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığının anlaşılması halinde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulduğundan, 766 sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026. (E.M.Y.nın 934 - İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olacağı, bu tür kayıtlarda T.M.Y."nın 1023. (E.M.Y.931 İsviçre - M.Y.974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının uygulanamayacağı, davalı taşınmazı satın almışsa, bu yeri kendisine satan kişi ya da kişilerden satış bedelini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabileceği göz önünde bulundurularak, bu durumda kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüyle 155 parselin (B) ile gösterilen 1298,87 m2"lik kısmının tapu kaydının iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bu kısma yönelik elatmanın önlenmesine, alınması gereken 796,82.- TL harçtan peşin alınan 175.- TL harcın mahsubuyla davanın mahiyeti gereği bakiye 594,82.- TL harcın davacıdan tahsiline, davanın açılmasına davalılar sebebiyet vermediğinden davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından esastan ve yargılama gideri ile vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava kesinleşen orman sınırları içinde kalan taşınmazın tapusu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 1975 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Yörede 1978 yılında arazi kadastrosu yapılmış ve çekişmeli taşınmaz gerek kişiler adına tespit edilmiş olup tapuda ayni şekilde ... ve... adına kayıtlıdır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (B) ile gösterilen kısmını orman tahdidi içinde , kalan kısmının orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine eklenen (a) fıkrası ile Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” hükmü gereğince davacı ... Yönetimi lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması doğru olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 30/01/2012 günü oybirliği ile karar verildi.