3. Hukuk Dairesi 2013/15438 E. , 2013/18237 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Her ne kadar, davacı vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması talep edilmiş ise de; temyize konu kararda dava değerinin duruşma sınırı altında olması dikkate alınarak, duruşma isteminin redddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteminin incelenmesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; davalılardan ......."nın davacının kızı, ......"un ise davacının kardeşi olduğunu, ........ Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından başlatılan proje kapsamında müvekkiline 30.09.2002 tarihinde teslim edilen ve bakımını davalılardan Turgut ile birlikte üstlendikleri ... adet koyunun bugüne kadar yaptıkları doğumlarla çoğaldıklarını, davalıların 2010 yılı Eylül ayında müvekkilinin bilgisi dışında 62 adet koyunu dava dışı üçüncü kişilere sattıklarını ve 25.000 TL gelir elde ettiklerini ancak müvekkilinin payına düşen bedeli ödemediklerini belirterek, ....500 TL"nin satış tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; ""...duruşmada dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından ve tüm dosya kapsamından davacı ile davalıların koyunların satışından haberdar oldukları, koyunları alacak olan kişiler ile birlikte pazarlık yaptıkları, daha sonra taraflar arasında anlaşmazlık çıktığı ve alıcıların koyunları almaktan vazgeçtiği, böylelikle koyunların satıldığı yönünde mahkememizde tam bir vicdani kanı oluşmaması ve bu durumun ispat edilemediği..."" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı ve davalı ... arasında, davacıya ........ Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından teslim edilen hayvanların bakımı nedeniyle 818 sayılı BK."nun 520 vd.( 6098 sayılı TBK"nun 620 vd.) maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu anlaşılmaktadır.Bu duruma göre, taraflar arasındaki ilişki, 6098 sayılı TBK"nun 620. (818 sayılı BK.520.) maddesi ve devamı maddeleri kapsamında, bir adi ortaklık ilişkisidir.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/... md.)
Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kar payının talep edilmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar.
Adi ortaklık ilişkisi, TBK"nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer.Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır.
Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, davacı tarafa, ortaklığın devam edip etmediği, dava konusu 62 koyun haricinde koyun bulunup bulunmadığı, ortaklığın tasfiyesi hususlarında, talebi açıklattırılmalı ve akabinde Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun ....maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
Hal böyle iken; mahkemece, yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve açıklamalar dikkate alınmaksızın, eksik inceleme ve soruşturma sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,........2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.