4. Hukuk Dairesi 2018/4710 E. , 2019/2672 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/02/2015 gününde verilen dilekçe ile kurum zararından kaynaklanan alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/07/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kurum zararı sebebiyle alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, sözleşmeli subay olarak görev yapan davalının sözleşmesini feshetmesi nedeniyle davalıya ödenen tazminattan kesilmesi gereken gelir vergisinin sehven kesilmeden davalıya ödeme yapıldığını, müvekkili kurumun bu sebeple zarara uğradığını belirterek alacak isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin 26/11/2015 tarihli yargı yolu sebebiyle davanın reddine dair kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 05/10/2016 günlü 2016/8176 Esas ve 2016/9459 Karar sayılı ilamı ile adli yargının görevli olması sebebiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davacı vekilinin 22/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnası olup, 1086 sayılı HUMK"un 83 ve devamı maddelerinde, 6100 sayılı HMK"nın 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılması gerektiği öngörülmüş, 04/02/1948 tarih ve 1944/10 esas 1948/3 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kabul edilmiştir. Şu durumda bozma ilamından sonra yapılan ıslah ile artırılan maddi tazminat miktarı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yasal düzenlemeye ve İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/05/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, kurum zararı nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dairemiz çoğunluğu tarafından, bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağına dair 04/02/1948 günlü İçtihadı Birleştirme kararına aykırılıktan dolayı ilk derece mahkemesi kararı bozulmuş, bozma nedenine göre diğer temyiz nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere;
6100 sayılı HMK"na 31/03/2011 tarihinde eklenen geçici 3. maddesiyle“Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2"nci Hukuk Usulü Muhakemeleri maddesi uyarınca Resmi Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı öngörülmüştür.
Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasının sürdürüleceği şeklinde düzenleme yer almıştır.
Değişiklikten önceki Kanunun 439. maddesinde, temyiz mahkemesi iki tarafın temyiz ve cevap dilekçelerinde yazılı bütün itiraz ve savunmalar hakkında gerekçe göstererek ret veya kabul şeklinde karar verip, bunları kararına yazmak zorunda olduğu gibi, temyiz mahkemesinin tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü sebeplerden ötürü de temyiz edilen kararı bozabileceği hükmü yer almaktadır..
6100 sayılı HMK"nın 369/1. maddesinde ise; Yargıtay’ın, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebileceği belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre, temyiz sebebi olarak ileri sürülmese dahi, incelenmesi gereken hususlar söz konusudur.
Özellikle HMK"nın değişiklikten önceki 439. maddesi dikkate alındığında, tarafların temyiz itirazlarının Yargıtay ilamında karşılanması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dairemiz çoğunluğunca, bozmadan sonra ıslah olamayacağı gerekçesi ile karar bozulmuş, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığı vurgulanmıştır.
Usule ilişkin bozmalarda, çoğu zaman tarafların diğer temyiz itirazları incelenmeyebilir. Ancak, eldeki davada ıslah sadece dava dilekçesindeki miktarın artırılması istemine ilişkin olup davalının husumet, hesap unsurları gibi başkaca temyiz itirazları mevcuttur. Bu itirazlar dava dilekçesindeki miktarları da kapsadığından incelenmelidir. Bu haliyle bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına katılmakla birlikte diğer temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiği düşüncesiyle Dairemiz çoğunluğunun görüş ve kararına bu yönüyle katılmıyoruz.08/05/2019