14. Hukuk Dairesi 2012/14321 E. , 2013/1049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 14/09/2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29/03/2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, ... Köyü 2047 parsel sayılı taşınmazın hissedarları olduklarını, tapu kaydında "..." olarak geçen baba adlarının "..." olarak düzeltilmesini talep etmişlerdir.
Davalı, yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı idare temsilcisi temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme
isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;
Dava konusu taşınmazın tapulama tutanağının incelenmesinden, ..."nın taşınmazı 1954 yılında haricen ... evlatları ... ve ..."ya sattığı, halen ... ve ..."nın zilyet bulunduğu belirtilerek 1/2 hisse ... oğlu ..., doğum tarihi 1932, 1/2 hisse ... oğlu ... doğum tarihi 1934 olarak tesbit yapıldığı anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki davacıların nüfus kayıt örneklerine göre ... oğlu ..."nın doğum tarihinin 1944, ... oğlu ..."nın doğum tarihinin 1950
olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla tapulama tutanağında belirtilen kayıt maliklerinin doğum tarihi ile davacıların doğum tarihleri birbirine uymadığı gibi, tapulama tutanağında harici satış tarihi olarak belirtilen 1954 yılı itibariyle de davacıların yaşları değerlendirildiğinde çelişki oluşturduğu saptanmıştır. Ayrıca mahkemece yapılan nüfus araştırmasında, tapu kayıt malikleri ... oğlu ... ve ... oğlu ... ile aynı kimlik bilgilerine sahip başka kişilerin nüfusta kayıtlı oldukları tespit edilmiştir. Bu haliyle kayıt malikleri ile kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenen şahısların aynı kişi olduğu yönündeki tüm tereddütlerin giderildiği söylenemez.
Bu itibarla mahkemece, nüfus müdürlüğünden yaptırılan araştırma sonucunda tapu kayıt malikleri ... oğlu ..., ... oğlu ... ile aynı kimlik bilgilerine sahip olduğu tespit edilen ve doğum tarihleri itibariyle dava konusu taşınmazda hak iddia edebilecek bu kişiler, ölü ise mirasçıları duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazda mülkiyet iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalıdır. Mülkiyet hakkı iddiaları var ise bu konuda bir tapu iptali ve tescil davası açılması gerekli olup çekişme tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi yolu ile giderilmeyeceğinden davanın reddine karar verilmeli, aksi halde istem Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda bir sonuca bağlanmalıdır.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idare temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.