Esas No: 2021/3213
Karar No: 2022/2532
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/3213 Esas 2022/2532 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/3213 E. , 2022/2532 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı ... ve Mehmet ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar ... tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle "yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı, davanın kabulüne karar verildiği halde davada taraf olmayan kişiler yararına hüküm kurulmak suretiyle çelişki oluşturulduğu belirtilerek; Mahkemece, tarafların iddia ve delilleri kapsamında araştırma ve inceleme yapılıp, resen araştırmayı gerektirir bir durum da bulunmadığından talepler göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Bozma ilamında, hükmün sair yönlerden incelenmediği de ifade edilmiştir.
Öte yandan yargılama sırasında davacıların babası olan ... 470 ve 589 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kazandırıcı zamanaşımı ziyetliğine dayanarak davaya müdahale talebinde bulunmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacı ...'in davasının kısmen kabulüne, 314 nolu parsel için açmış olduğu davanın kabulüne, taşınmazın ... mirasçıları adına kayıt ve tesciline, davacı ...'in 470 parsel sayılı taşınmaza karşı açtığı davanın reddine, taşınmazın mera vasfı ile mera özel siciline kaydedilmesine, ..., ..., ... ve...'ın 71 parsel için açtıkları bir dava bulunmadığı ve bu parsel için asli müdahil olarak davaya katılmadıkları anlaşıldığından bu kişiler lehine karar verilmesine yer olmadığına, davacı ...'in 71 parsel için açmış olduğu davanın reddine, davacı ... ...'in babası ... hayatta iken babası adına dava açma yetkisi bulunmadığı, ... vekili olan Av. ...'ın da müvekkili ... vefat ettikten bir gün sonra asli müdahale talebinde bulunduğu ancak bu talebini müvekkilinin ölümü itibariyle vekalet ilişkisi sona erdiği ve temsil yetkisi bulunmadığı ve 589 nolu parsel için müdahillik talebinde bulunulmadığı anlaşılmış olup bu parsel içinde açılan davanın reddine, 446 ve 513 parsellerin bu dosyadan tefrik edilip ayrı bir esasa kaydına, 71 ve 589 parsellerin tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve Mehmet ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Davacı ... vekilinin dava konusuu 470 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava konusuu 470 parsel sayılı taşınmaz hakkında verilen önceki hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup kesinleşen yönlerin yeniden temyizen incelenmesi mümkün bulunmadığı gibi son hükümle davacı aleyhine yeni bir durum da yaratılmadığına göre davacı ... vekilinin hükmü temyizde hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz inceleme isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2.Davacı ... vekilinin dava konusu 71 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı ... vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine karar verilerek hükmün 71 parsel sayılı taşınmaz yönünden onanmasına karar verilmiştir.
3.Davalı Hazine vekilinin 314 parsel ve davacı ... ... vekilinin 589 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece, dava konusu 314 parsel sayılı taşınmazın tarım arazisi olduğu ve davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının bulunduğu, 589 parsel sayılı taşınmaz hakkında ise davacı ...’in davanın açıldığı tarih itibariyle hayatta bulunan ancak yargılama sırasında vefat eden murisi ... adına dava açma hakkının bulunmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermek için yeterli bulunmadığı gibi dava konusu 589 parsel yönünden davacının talebinin değerlendirmesi de hatalıdır.
Şöyle ki; davacı ..., davaya konu çekişmeli 314 parsel sayılı taşınmazın annesi Hanım'a ait olduğu iddiasıyla annesinin mirasçıları adına tescili istemiyle, davacı ... ... ise 589 parsel sayılı taşınmazı babası ...'nin kendisine hibe ettiği iddiasıyla adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı Hazine ise taşınmaz üzerinde davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının bulunmadığı savunmasında bulunmuştur. Şu halde taraflar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Ne var ki; bir taşınmazın kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi, hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından yararlanılmamış; dava konusu 314 parsel sayılı taşınmazın güney sınırından dere geçtiği belirlenmesine rağmen taşınmazın dere yatağı vasfında olup olmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı ya da derenin aktif etki alanında kalıp kalmadığı hususunda jeolog bilirkişisinden rapor alınmamıştır. Yine dava konusu 314 parsel sayılı taşınmazın kuzey ve batı, 470 parselin ise güney sınırında mera parseli olan 444 parsel sayılı taşınmaz bulunmasına rağmen yöntemince mera araştırması yapılmadığı gibi alınan bilirkişi raporunda taşınmazın mera parseli ile arasında doğal veya yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususları da belirtilmemiş ve muris adına belgesiz zilyetlik yoluyla tespit edilen taşınmaz miktarı belirlenmemiştir.
Diğer taraftan 589 parsele yönelik davacı ...’in murisi ...’nin kendisine taşınmazı hibe ettiği iddiasında bulunmasına rağmen yanılgılı değerlendirmeyle muris ... adına dava açıldığı kabul edilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi Mahkemece öncelikle, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihi olan 1983 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar, uydu fotoğrafları ile memleket haritaları ilgili kurumlardan celbedilmeli, çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin tamamının kadastro tutanakları ve varsa dayanakları ile davalı iseler dava dosyaları temin edilmeli, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, komşu köylerde ve taşınmazların bulunduğu köyde yaşayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, jeoloğ bilirkişisi, önceki ziraat bilirkişi dışındaki üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak bu keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, taşınmazların öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, 314 parsel sayılı taşınmazın, sınırında bulunan derenin taşkınına maruz kalıp kalmadığı, 314 ve 470 parsel sayılı taşınmazın sınırlarında meraya doğru genişleme olup olmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalıdır.
Bunun yanında jeolog bilirkişisinden, taşınmazların önceki ve halihazırdaki niteliğinin ne olduğu, özellikle dava konusu 314 parsel sayılı taşınmazın, dere yatağında kalıp kalmadıkları, dere yatağından kazanılıp kazanılmadıkları, derenin etkisi altında kalıp kalmadıkları, derenin taşkın riski taşıyıp taşımadığı, taşınmazın jeolojik yönden zilyetlikle mülk edinilmeye olanaklı yerlerden olup olmadıkları hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik olarak ve temin edilebilecek en eski tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazların önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, kullanıma ara verilip verilmediği hususlarında rapor düzenlettirilmeli; ziraat mühendisi bilirkişi kuruluna, çekişmeli taşınmazlar üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü, çekişmeli taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, kullanım durumunu ve zilyetlik şekli ve süresini kesin olarak belirleyen, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı rapor hazırlattırılmalı, nizalı 314 ve 470 parsel sayılı taşınmazın komşu 444 mera parselinden kazanılıp kazanılmadığı, sınırlarında genişleme olup olmadığı, bu parsel ile mera parseli arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını ve hangi taşınmaza ait olduğuna dair gerekli açıklamanın yapıldığı fotoğrafların raporlara eklenmesi istenmeli; fen bilirkişisinden, keşfi takibe imkan verir kroki ve rapor alınmalı; 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden zilyetlik yoluyla kazanılabilecek 40/100 dönüm norm sınırına dikkat edilmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi hükmündeki sınırlamalar esas alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin çekişmeli 470 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz inceleme isteminin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin çekişmeli 71 parsel sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile 71 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün ONANMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin 314 parsel ve davacı ... ... vekilinin 589 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile 314 ve 589 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 21.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.