Esas No: 2021/5576
Karar No: 2022/2618
Karar Tarihi: 22.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5576 Esas 2022/2618 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/5576 E. , 2022/2618 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVALILAR : ... Büyükşehir Belediyesi, Hazine, ...
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacılar ... ve ... ile müdahil davacı ... vekili tarafından, duruşmasız olarak davalı ... vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.03.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz eden ... ve müşterekleri vekili Av. ... Hazine vekili Av.... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki tarihli karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı belirtilerek; çekişmeli taşınmazın bulunduğu mahalde mera tahsisinin yapılıp yapılmadığının ilgili yerlerden sorulup saptanması, tahsis yapılmışsa tahsis haritası ile tutanaklarının getirtilmesi, kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmesi, mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişiler ile yine aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları, tutanak bilirkişilerinin tümü, fen bilirkişisi ve üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi kurulunun katılımıyla yapılacak keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişileri, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından; gerek çekişmeli, gerekse çekişmeli taşınmaz bölümlerini çevreleyen ve nizalı taşınmazlardan geriye kalan bölümlerin, bir başka deyişle taşınmazın bütününün kadim mera olup olmadığını, talebe konu yerler ile geriye kalan bölümler ve komşu taşınmazlar arasında sabit doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, çekişmeye konu taşınmazların meradan açılıp açılmadığını, geçmişte ne durumda bulunduğunu, bilinen ilk zilyedinin kim olduğunu, ne sıfatla kullanıldığını, kimden kime nasıl intikal ettiğini, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, uzman ziraat bilirkişi kurulundan arazinin niteliğini, toprak yapısını, davaya konu taşınmaz bölümleri ile taşınmazlardan geriye kalan ve nizaya konu olmayan taşınmaz bölümlerinin bir bütün olarak kadim mera olup olmadığını, kadim mera ise; çekişmeli taşınmaz bölümleri ile mera ve komşu parsellerle arasında ayırıcı doğal ya da yapay unsur bulunup bulunmadığı önceki ziraatçi bilirkişi raporu da irdelenmek suretiyle bilimsel verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, fen bilirkişiden keşfi izlemeye, taşınmazların nizalı bölümleri ile geriye kalan bölümlerini belirlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli ve gerekçeli rapor alınması, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Davacılar ... ve ..., vergi kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, çekişmeli 109 ada 68 ve 116 ada 11 parsel sayılı taşınmazların bazı bölümleri hakkında dava açmışlardır.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak ve dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacılar ..., ... ve ...’ın davalarının kabulüne, davacı ...’ın davasının kısmen kabulüne, davacılar ... ve ... ile müdahil davacılar ... ve ...’ın davalarının reddine, çekişmeli 109 ada 67 parsel sayılı taşınmazın 05.09.2017 tarihli fen bilirkişi raporunda (M) harfi ile gösterilen 6.088,86 metrekare; 109 ada 68 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 4.877,02 metrekare, (B) harfi ile gösterilen 7.301,40 metrekare, (C) harfi ile gösterilen 6.844,21 metrekare ve (D) harfi ile gösterilen 18.767,97 metrekare; 116 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 04.07.2018 tarihli fen bilirkişi raporunda (F) harfi ile gösterilen 10.465,06 metrekare ve (G) harfi ile gösterilen 9.695,32 metrekare, 109 ada 68 parsel sayılı taşınmazın (E) harfi ile gösterilen 5.646,67 metrekare ve (H) harfi ile gösterilen 5.846,11 metrekarelik bölümünün kadastro tespitinin iptali ile 109 ada 68 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün davacı ... adına; (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerinin davacı ... adına; 109 ada 67 parsel sayılı taşınmazın (M) harfi ile gösterilen bölümü ile 109 ada 68 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün davacı ... adına; 109 ada 68 parsel sayılı taşınmazın (E) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümleri ile 116 ada 11 parsel sayılı taşınmazın (F) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümlerinin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline; 109 ada 68 parsel sayılı taşınmazın 04.07.2018 tarihli fen bilirkişi raporunda (İ) harfi ile gösterilen 15.268,55 metrekare, (K) harfi ile gösterilen 9.590,16 metrekare ve (L) harfi ile gösterilen 13.416,80 metrekarelik bölümlerinin tespit gibi mera olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve ... ile müdahil davacı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacılar ... ve ... ile müdahil davacı ... vekilinin çekişmeli 109 ada 68 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (E), (H), (İ), (K) ve (L) harfleri ile gösterilen bölümleri ile 116 ada 11 parsel sayılı taşınmazın (F) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümlerine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
Davalı ... vekilinin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, davacı ...’ın dayandığı 1937 tarih ve 36 tahrir nolu vergi kaydının çekişmeli 109 Ada 68 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümüne, davacı ...’ın dayandığı 1937 tarih ve 24 tahrir nolu vergi kaydının (B) harfi ile gösterilen bölümüne ve davacı ...’ın dayandığı 1937 tarih ve 27 tahrir nolu vergi kaydının (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerine uyduğu, bu bölümler ile 109 ada 67 parsel sayılı taşınmazın (M) harfi ile gösterilen bölümü, 109 ada 68 parsel sayılı taşınmazın (E) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümleri ile 116 ada 11 parsel sayılı taşınmazın (F) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümlerinin 4 tarafının mera ile çevrili olmadıkları ve meradan açma olduklarının kabul edilemeyeceği, (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerin doğu ve güney sınırının mera olduğu, mera ile ayırıcı unsur bulunmadığı ancak komşu taşınmazların sınırları ile ayırıcı unsurun bulunduğu, taşınmaz bölümleri üzerinde davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazlar 2008 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında mera vasfıyla sınırlandırılmış olup, Mahkemece yukarıda sözü edilen taşınmaz bölümlerine uyduğu belirtilen ve davacı ...’ın dayandığı 1937 tarih ve 36 tahrir nolu vergi kaydının hudutları “yol, yol, mera ve isa çayırı” okuduğu, davacı ...’ın dayandığı 1937 tarih ve 24 tahrir nolu vergi kaydının hudutları “yol, yamaç, mera ve kakil çayı” okuduğu ve davacı ...’ın dayandığı 1937 tarih ve 27 tahrir nolu vergi kaydının hudutları ise “ark, yol, mera ve mera” okumakta olup, vergi kayıtları hudutları itibariyle her yere uyabilecek nitelikte olduğundan dava konusu taşınmaz bölümlerine uyduğundan söz edilemez.
Öte yandan, her ne kadar mahalli bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve tanıklar, davacılar tarafından dava konusu taşınmaz bölümlerinin bir kısmının çayır olarak, bir kısım bölümlerin ise tarla olarak kullanıldığını beyan etmişler ve ziraat bilirkişi kurulu raporu ile ek raporda, taşınmaz bölümlerinin tarımsal faaliyetlerde kullanılan alanlar olduğu, uzun yıllar tarımsal faaliyette kullanıldıkları, mera parsellerinden bitki örtüsü ve toprak yapısı yönünden belirgin şekilde ayrıldıkları, harita bilirkişisi raporunda da çekişmeli taşınmaz bölümlerinin 1983, 2002 ve 2004 tarihli hava fotoğraflarında tarla vasfında oldukları belirtmiş ise de, dava konusu 109 ada 68 sayılı mera parselinin içerisinde kalan ve (A) harfi ile gösterilen bölümünün doğu ve kuzey hududunun, (B) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümlerinin doğu, kuzey ve güney hududunun, (C), (D) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerinin tüm sınırlarının 109 ada 68 sayılı mera parseli ile çevrili olduğu, 109 ada 67 sayılı mera parselinin içinde bulunan ve (M) harfi ile gösterilen bölümünün güney ve batı hududunun 109 ada 67 sayılı mera parseli ile, 116 ada 11 sayılı mera parselinin içerisinde bulunan (F) harfi ile gösterilen bölümünün batı ve kuzey hududunun, (G) harfi ile gösterilen bölümünün ise güney, kuzey ve batı sınırlarının 116 ada 11 sayılı mera parseli ile çevrili olduğu, ziraat bilirkişi kurulu raporlarında taşınmaz bölümlerine ilişkin değerlendirmelerin aksine, raporlara ekli fotoğraflardan mera olan bölümler ile dava konusu bölümler arasında ayırıcı bir unsurun bulunmadığı, dava konusu bölümler dışında kalan yerlerin halen eylemli olarak mera niteliği ile kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davacılar adına tesciline karar verilen bölümlerin etrafının mera ile çevrili olduğu ve taşınmaz bölümlerinin meradan açıldığının kabulü zorunlu olup meralar özel mülkiyete konu edilemeyeceğinden, davacıların davasının reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi mera vasfıyla sınırlandırılarak özel sicillerine yazılmasına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar ... ve ... ile müdahil davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.815,00 TL. avukatlık ücretinin davacılar ve müdahil davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan Hazineye verilmesine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 54,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 26,30 TL'nin temyiz eden davacılardan ayrı ayrı alınmasına, 22.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.