8. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4951 Karar No: 2017/439 Karar Tarihi: 19.01.2017
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/4951 Esas 2017/439 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2016/4951 E. , 2017/439 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR Alacaklı vekili, dayanak İdare Mahkemesi ilamı gereği borçluya icra emri tebliğ edildiği halde, sonradan vekalet ücreti ve yargılama gideri yatırıldığından, takip konusu ilamda likit bir alacak hükmü bulunmadığından yapılacak başka bir işlem kalmaması nedeniyle İcra Müdürlüğü"nce dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, kararın iptalini talep etmiş; Mahkemece, ilam alacaklısı yönünden usuli müktesep hak doğduğu, icra memurunun ilk kararından rücu etmesinin yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile 29.06.2015 tarihli kararın iptaline karar verilmiş, hüküm, borçlu tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 11.04.2007 gün ve 2007/12-166 Esas-2007/197 Karar, 11.04.2007 gün ve 2007/12-231 Esas-2007/196 Karar, 03.10.2007 gün 2007/12-601 Esas-2007/695 Karar sayılı ilamlarında belirtildiği üzere, icra müdürlüğünce verilmiş bir karardan daha sonra kendiliğinden dönülerek, ilk kararın aksine olan ikinci bir karar verilemez. Bu husus şikayete konu edildiği takdirde, hakim denetiminden geçerek sonuçta doğru olan kararın onaylanması halinde, icra müdürünün rücu kararı sonuca etkili olmayacaktır. Somut olayda, icra takibinin dayanağı olan İdare Mahkemesi ilamında ""Davacının mütevelli heyet üyesi, başkanı ve başkan yardımcısı olarak atanmasına dair idare işleminde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline"" karar verilmiştir. Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı takipte; ilam gereği işlem yapılarak davacının mütevelli heyeti başkanlığını ifa edebilmesine ilişkin işlem tesisinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu ilamda, yargılama gideri ve avukatlık ücreti dışındaki kısımlar eda hükmünü içermediğinden ilamlı takibe konulamaz. Yukarıda açıklandığı üzere, icra müdürü kendi verdiği karardan dönemez ise de bu husus şikayete konu edildiğinde hakim tarafından her iki kararın da denetlenmesi mümkündür. Her ne kadar, icra emri gönderilmesi yönündeki alacaklı talebi öncesinde kabul edilmiş ise de, dayanak ilamda hükmedilen, dava konusu işlemin iptali yönünde İcra Müdürülüğü"nce yapılacak bir işlem bulunmadığından, yargılama gideri ve vekalet ücreti de borçlu tarafından icra dosyasına yatırılmış olmakla icra müdürünün 29.06.2015 tarihli işlemi yerindedir. Bu nedenle, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru değildir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK.nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3.maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.