7. Hukuk Dairesi 2015/45348 E. , 2016/8374 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, müvekilinin iş akdinin İş Kanunu 25. Maddenin 2. Fıkrasının (e) bendine dayanılarak haksız ve usulsüz olarak feshedildiğini, davacının çalıştığı süre içerisinde iş akdinin haklı ve geçerli bir sebeple feshine neden olabilecek herhangi bir davranışı olmadığını, davalı bankanın fesih bildiriminde bir müşterinin şikayeti üzerine ifadesini kullandığını, kamera kayıtlarının incelendiğini belirttiğini ancak müvekkili ile müşteri arasında yaşanan tartışmanın üzerinden aylar geçtiğini, fesih haklı olsa bile fesih hakkının işveren tarafından süresinde kullanılmadığını ayrıca müvekkilinin şikayet nedeninin davalı bankanın dayandığı İş Kanunu’nun 25. Maddesinin 2. Fıkrasının (e) bendiyle hiç alakasının bulunmadığını, müvekkilinin ahlak ve iyi niyet kurallarını ihlaline ilişkin hiçbir davranışının olmadığını bu nedenle iş akdinin feshinin usulsüz ve haksız olduğunu belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müşteri iletişim veri tabanı üzerinden müvekkili şirket yetkililerine ulaşan müşteri şikayeti üzerine yapılan değerlendirme ve inceleme neticesinde, davacının, müvekkili bankanın Manavgat Şubesinde gişe yetkilisi olarak görev yaptığı dönemde mesai saatleri içerisinde müşterisine görev ve sorumluluklarının gerektirdiği şekilde davranmadığını, davranış ve konuşma tarzının tecrübe ve görev tanımından beklenen profesyonellikten uzak olduğunu, agresif tutum ve davranışlar içinde bulunarak müşterisine sakız fırlattığının tespit edildiğini, bu kapsamda davacının iş akdinin iş bu haklı gerekçeye dayanılarak 4857 Sayılı İş Kanunu’nun “Ahlak ve İyiniyet Kurallarına Uymayan Haller ve Benzeri” başlığı altında yer alan 25. Maddenin II. Fıkrasının (e) bendi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı işverenin feshe dayanak yaptığı (sakız fırlatılmasına ilişkin) olayın 31/07/2014 tarihinde meydana geldiğinin dosyaya sunulan CD içindeki kamera kayıtlarından ve davalı tarafın beyan dilekçesi ile sabit olduğu, fesih bildiriminin ise 13/10/2014 tarihli olduğu, haklı sebebe dayalı fesihlerde İş Kanunu’nun 26. maddesinde belirtildiği üzere olayın öğrenilme tarihinden itibaren feshin 6 iş günlük süre içinde yapılması gerektiği, bu sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olması nedeniyle bu süreden sonra haklı nedene dayalı derhal fesih yapılamayacağının kanun hükmü gereği olduğu, somut olayda davalı tarafça olayın üzerinden 73 günlük süre geçtikten sonra haklı nedene dayalı fesih işleminin yapıldığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında feshin 6 iş günlük hakdüşürücü süre içerisinde yapılıp yapılmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesidir. “Derhal fesih hakkını kullanma süresi” başlıklı sözü edilen Kanun’un 26. maddesinde “24 ve 25 inci maddelerde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz.” denilmektedir. İşveren açısından burada kastedilen, feshe konu olayın feshe yetkili makam tarafından öğrenilmesidir. İşyerinde, davacının üstü bile olsa feshe yetkili olmayan çalışanlarca feshe konu olayın öğrenilmesi, hakdüşürücü sürenin başlaması için yeterli değildir.
Dosya içeriğine göre somut olayda, davacının müşteriye sakız fırlatması olayı kamera kayıtları ve tanık beyanları ile sabit olup mahkemenin bu yöndeki tespiti yerindedir. Keza, davacının bu davranışının haklı fesih nedeni oluşturduğu da tartışmadan uzaktır. Ancak, olayın feshe yetkili makamca hangi tarihte öğrenildiği ve fesih hakkının 6 iş günlük hakdüşürücü süre içerisinde kullanılıp kullanılmadığı dosya içeriğinde anlaşılamamaktadır.
Mahkemece, öncelikle feshe konu müşteri şikayetinin feshe yetkili makama ulaştığı tarihe ilişkin belgelerin Genel Müdürlükten getirtilmesi gerekmektedir. Belge (veya belgeler) getirtildikten sonra, davacının iş akdi, şikayetin davalı Banka genel Müdürlüğüne ulaştığı tarihten itibaren 6 iş günlük hakdüşürücü süre içerisinde feshedilmiş ise feshin haklı nedenle; 6 iş günlük hakdüşürücü süre geçirilerek feshedilmiş ise geçerli nedenle yapıldığının kabulü ile davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler gözetilmeksizin doğrudan haklı nedenle fesihte Yasada öngörülen 6 iş günlük hakdüşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de haklı fesih nedeni bulunması, ancak fesih hakkını 6 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra kullanılması halinde haklı nedenle fesih geçerli nedenle feshe dönüşeceğinden davanını reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olmasıda doğru olmamıştır.
SONUÇ; Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 14/04/2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.