3. Hukuk Dairesi 2013/19943 E. , 2013/18145 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmadığında muhdesatın aidiyetinin tespiti ile tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dilekçesi ile; müvekkilleri ile davalının kardeş olduğununu, ....... 2778 parsel sayılı taşınmaz, müvekkillerinin annesinin adına kayıtlı iken, ....03.2010 tarihinde, ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devredildiğini; ancak, taşınmaz üzerinde bulunan binanın birinci katını müvekkili ....."ün ve ikinci katını ise müvekkili ........"ün (annelerinin muvafakatı ile) iyiniyetli olarak yaptırdıklarını; hal böyle iken, taşınmaz, ölünceye kadar bakma akdi ile hiçbir sınırlamaya gidilmeden davalıya devredilmiş olduğundan; davacıların haklarının tehlikeye girdiğini iddia ederek; 2778 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın birinci katının davacı ... ......... ve ikinci katının davacı ... ......... tarafından yaptırıldığının tespiti lie ........ taraflarının ve özellikle davalının kötüniyetli olduğu dikkate alınarak tapusunun iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde kat mülkiyeti kurulmak suretiyle taşınmazın arsa payı oranında müvekkilleri adına temliken tesciline, bu da olmadığında, dairelerin müvekkilleri tarafından yaptırıldığının tespiti ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ölünceye kadar bakma akdinin taraflarının halen hayatta olmaları sebebiyle, tapunun iptali için dava açılmayacağını; kat mülkiyeti kurulması talebinin ise, Sulh ... Mahkemesinde görülmesi gerektiğini; davacının hem tespit hem de tazminat davasını birlikte açamayacağını savunup; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; "Sözleşmenin tarafları halen sağ olup, söz konusu sözleşmede müstakbel mirasçı olan davacıları muvazaa iddiasını ileri süremezler. Bu nedenle, şu aşamada davacıların sözleşmeye dayalı tapu iptali ve tescil davası dinlenemez. Davacı tarafın ikinci talebi olan taşınmaz üzerindeki binanın kat mülkiyetinin kurulmak suretiyle müvekkilleri adına arsa payı oranında tescili talebi konusunda görevli mahkemenin Sulh ... Mahkemesi olması, Kat Mülkiyetine dayalı davaların Asliye ... Mahkemelerinin
yetkisi dahilinde kalmamasından dolayı bu yöndeki talebin de görevsizlik nedeni ile ayrıca esastan reddine; davacı tarafın, olmaması halinde üçünçü talepleri de davalı tarafça ileri sürülen derdestlik itirazına konu mahkememizin 2010/127 E.sayılı dosyası ile aynıdır. "...üçüncü talep hakkında mahkememize daha önceden 2010/127 E.sayılı dosyası ile dava açıldığı ve verilen kararın kasinleştiği, muhtesadın aidiyetinin tespiti davacı için hukuki yararın dava konusu olduğu gerek ilk davada gerekse ikinci davada bu koşulların oluşmadığı anlaşılmakla açılan bu davanın da yukarıda açıklanan nedenler ile reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur, gerekçesiyle" davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ......... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde kat mülkiyeti kurulmasına, bununda mümkün olmaması halinde muhdesatın davacı tarafından yapıldığının tespiti ile bedelinin tazminine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, dava terditli olarak açılmıştır. Davacının sonuncu talebi, muhtesatın davacı tarafından yapıldığının tespiti ile bedelinin tazminine ilişkindir. Tazminat istemi, hem bir tespiti içerir, hemde edayı gerektirir. Davacının, eda davası açması gereken hallerde tesbit davası açmasında hukuki yararı yok ise de; iş bu davada, tespiti de içeren tazminat isteminde bulunduğu gözetilerek, davanın esasına girilip, tarafların delilleri toplanıp, sonucu dairesinde bir hüküm kurulmalıdır. Zira, Eda davaları tespit ve edadan olmak üzere iki bölümden oluşur. Bu tespit, edanın dayanağı olan hak ve hukuki münasebetin tespitidir. Diğer bir anlatımla, bu tespitten (muhtesatın aidiyetinin kime ait olduğunun tespitinden) sonra, davacının alacağının ödetilmesine karar verilebilir.
Mahkemece, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; davanın reddine karar verilmiş olduğuna göre, maktu ret harcı alınması gerekirken, nisbi karar harcı hesaplanıp, bakiye harca hükmedilmiş olması da doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ........2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.