10. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/11154 Karar No: 2015/15256 Karar Tarihi: 17.09.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/11154 Esas 2015/15256 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2015/11154 E. , 2015/15256 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Borçlar hukukunda zamanaşımı, borcun doğumundan sonra, belli bir sürenin geçmesi sonucunda borçluya borcu ödemekten kaçınma hakkı veren bir sebeptir. Örneğin, bir dava veya icra takibine maruz kalan borçlu, borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürerek borcu ödemekten kaçınabilir. Zamanaşımı bir defidir, yani savunma olanağıdır. Bununla birlikte zamanaşımı borcu sona erdirmez, sadece borçluya ödemekten kaçınma hakkı verir. Borçlu zamanaşımına rağmen borcu öderse bu geçerli bir ödemedir ve bu ödemenin iadesini isteyemez. Ayrıca dava veya icra takibinde zamanaşımını ileri sürmeyi ihmal ederek borcu öderse veya borcun olmadığı, ödendiği, miktarının az olduğu v.s. gibi borca ilişkin itirazlarda bulunursa, sonradan zamanaşımı olgusunu ileri süremez. Davanın Yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi hükmünün, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanunla değiştirilmesinden önceki dönemde; prim alacağı ve gecikme zamları yönünden Kurumun alacağı Borçlar Kanunu 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. 6183 sayılı Kanun m. 102 ve devamı maddeleri uyarınca zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir. 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanun ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılmış, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi ile birlikte 102. maddesinin uygulanmayacağı hükme bağlanarak 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 10 yıllık zamanaşımı dönemine geri dönülmüştür. Somut olayda, yukarıda izah edilen mevzuat hükümleri çerçevesinde, zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle iptali talep edilen 2001/9-2002/4 arası dönemlere ilişkin ödeme emri bakımından 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğu ve 01.01.2008 tarihi itibariyle zamanaşımının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, dava konusu ödeme emri için 14.08.2008 tarihinde kısmi ödeme yapıldığı ve zamanaşımının kesildiği, 6183 Sayılı Yasanın 103. maddesi gereğince 01.01.2009 tarihinde yeniden işlemeye başlayacağı ve 31.12.2013 tarihinde dolacağına ilişkin gerekçe isabetsiz ise de, 01.01.2008 tarihinde zamanaşımına uğramasından sonra "eksik borç" haline gelen borcun zamanaşımına uğradığı iddiası dinlenemeyeceğinden hükmün gerekçesindeki bu isabetsizlik sonuca etkili görülmemiş olup dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 17.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.