17. Hukuk Dairesi 2019/3922 E. , 2020/3382 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim davası hakkındaki Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü
K A R A R
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu araçta yolcu konumunda bulunan davacının desteği ...’ın tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiğini belirterek, belirsiz alacak davası açarak şimdilik 41.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş, talep arttırım dilekçesi ile talebini 75.297,53 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; hakem davasının kabulü ile; 75.297,53 TL tazminatın 09.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte aleyhine başvurulan ...’nden alınarak başvuru sahibine ödenmesine, karar verilmiş, karara davalı vekili tarafından İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itiraz edilmesi üzerine davalı vekilinin itirazının reddine kararı verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacının destek zararının, 360 gün üzerinden hesaplama yapılarak belirlenmesi gerekirken, mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda, 365 gün üzerinden hesaplama yapılarak zarar belirlenmiştir. Mahkemece, tazminat hukuku ilkelerine, hesaplama yöntem ve tekniğine aykırı şekilde 365 gün esas alınarak yapılan hesaplama ile belirlenen zarar miktarının benimsenerek karar verilmiş olması da isabetli değildir.
3-Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma devresini oluşturduğu; destekten yoksun kalma nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği Dairemiz"in yerleşmiş içtihatlarındandır.
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (AGİ), ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez.
Somut olaya bakıldığında; hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda, 62 yaşında vefat eden desteğin, AGİ dahil edilmiş asgari ücret üzerinden tazminatın hesaplandığı görülmektedir. Soruşturma dosyasındaki ifade tutanaklarına göre desteğin çalıştığı belirlenmişse de yapılan araştırma, pasif döneminin AGİ’li asgari ücret üzerinden hesaplanması için yeterli değildir. Buna göre, desteğin fiili olarak çalışıp çalışmadığının araştırılması, bununla ilgili belgelerin getirtilerek eğer çalışıyorsa belirli bir süre daha çalışacağı kabul edilerek AGİ dahil edilerek net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması, pasif devre için ise AGİ"siz net asgari ücret üzerinden hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
4-818 sayılı Borçlar Kanunu"nun "tazminat miktarının tayini" başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı TBK 51. md); hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; "Tazminatın tenkisi" başlıklı 44.maddesinde (6098 sayılı TBK 52. md)ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.
Davalı vekili tarafından, alkol oranının alındığı saatin 13.33 olup kazanın ise 6.45"te meydana geldiği, bu nedenle alkol oranının zaman farkı nedeniyle düşük çıkması muhtemel olacağı itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, kaza saatindeki muhtemel alkol oranının belirlenmesi ceza dosyası ile birlikte müteveffanın alkollü sürücünün aracına bilerek binmesinden dolayı müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağının tartışılması gerekmekte olup davalının savunmasına itibar edilmeyerek yazılı gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece ceza dosyası da getirtilerek davalının müterafik kusur savunmaları üzerinde durulup ve tarafların delilleri toplanarak tazminattan indirim yapılması gerekip gerekmediği hususu karar yerinde tartışılıp değerlendirilerek, kabul edilmesi halinde müterafık kusur için %20 oranında indirim yapılması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 11/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.