14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/14124 Karar No: 2013/981 Karar Tarihi: 24.01.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/14124 Esas 2013/981 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2012/14124 E. , 2013/981 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı/birleşen davada davalı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.03.2005 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi, davalı/birleşen davada davacı vekili tarafından 08.02.2007 gününde verilen dilekçe ile TMK"nun 725. maddesi uyarınca temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, birleşen davada davanın reddine dair verilen 20.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı/birleşen davada davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, davalının 231 sayılı parselinde bulunan seralarının, davacıya ait 125 ve 126 parsel sayılı taşınmazlara taşkın yapılması nedeniyle yıkılması suretiyle müdahalenin önlenmesi istemine ilişkindir. Davalı ve birleştirilen dosyanın davacısı ..., asıl davanın reddine karar verilmesini, birleştirilen dava ile de hakkında elatmanın önlenmesi istenilen taşınmazın kadim kullanımında olduğunu, kadastro tespiti sırasında yanlışlıkla davacı adına tescil edildiğini belirterek taşkın kısmın TMK"nın 725. maddesi gereğince adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ve birleştirilen davanın davacısı temyiz etmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun “Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hak düşürücü süre” başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasında “30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.” Aynı Yasanın 3. fıkrasında ise; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 1990 yılında kesinleştiği, eldeki davanın ise 2007 yılında açıldığı anlaşılmaktadır. Kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasında sözü edilen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmakta olup bu hususun mahkemece de re’sen gözetilmesi gerekir. Bu itibarla hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de; karar sonucu itibari ile doğru bulunduğundan, kararın gerekçesi HUMK’nun 438/son maddesi gereğince düzeltilerek hükmün onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile özellikle yukarıda yazılan gerekçeye göre davalı ve birleşen davanın davacısının bütün temyiz itirazlarının reddiyle sonucu bakımından usul ve yasaya uygun hükmün gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 24.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.