17. Hukuk Dairesi 2019/3270 E. , 2020/3380 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde asıl davanın davalısı ... vekili ile asıl davanın davalısı ... Kargo Servisi A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davalılarından ..."ın sevk ve idaresindeki diğer davalı ..."in kayıt maliki bulunduğu ve iştigal konusu kapsamında ... Kargo Şirketi"nin (Derince Şubesi) emir-talimat ve tasarrufu altında işletilen aracın, müvekkilerinin desteğine çarpması sonucunda hayatını kaybettiğini belirterek, desteğin eşi için 40.000,00 TL, desteğin kızı için ise 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, birleşen davada ise aynı davacılar tarafından, kazaya neden olan aracın ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olan davalı ...Ş."ye karşı manevi tazminat talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davacı ..."ün davalılar ve birleşen dosya davalısı aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile kaza tarihi olan 12/12/2010 tarihinden itibaren (birleşen dosya davalısı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 20/05/2015 tarihinden itibaren poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yazal faizi ile birlikte davalılardan ve birleşen dosya davalısı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil olunarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, davacı ..."in davalılar ve birleşen dosya davalısı aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 30.000,00 TL manevi tazminatın tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile kaza tarihi olan 12/12/2010 tarihinden itibaren (birleşen dosya davalısı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 20/05/2015 tarihinden itibaren poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yazal faizi ile birlikte davalılardan ve birleşen dosya davalısı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsil olunarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, karar verilmiş; hüküm, asıl davada davalılar ... ve ... Kargo Servis A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre asıl davada davalılar ... vekili ile ... Kargo Servisi A.Ş vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK"nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Bununla birlikte, mahkemece davacı tarafından açılan davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmesine karar verilmiş ve buna göre hüküm kurulmuş ise de, 1086 sayılı HUMK"nun 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nun karşılık 166. Maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları bağımsızlıklarını koruyacağından her davada talepler ayrı ayrı değerlendirilerek hüküm kurulması, taraf taleplerinin değerlendirilmesi, kabul ve red gerekçelerinin açıklanması, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin her dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. Asıl ve birleştirilen davalar hakkında tek hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun davaların birleştirilmesini düzenleyen 166. maddesinin 1. fıkrasında; "aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar" düzenlemesine; 3. fıkrasında ise "birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu yasal düzenlemelerde görüldüğü üzere, aynı yargı çevresindeki mahkemelerde görülmekte olan davaların, ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilmesi kuraldır.
Somut olayda; davacıların 28/11/2012 tarihinde, Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/873 Esas sayılı dosyası ../...
üzerinden, manevi tazminat istemiyle davalılar aleyhine dava açtığı; Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2015/240 Esas sayılı dosyası üzerinden, aynı davacılar tarafından manevi tazminat istemi ile davalı İMSS aleyhine dava açtığı görülmektedir.
Davalı İMSS aleyhine açılan Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2015/240 Esas sayılı dosyası, ilk davanın açıldığı mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesince birleştirme kararı verilmiştir.
Birleşen davanın dava tarihi olan 20/05/2015 tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na ve davanın ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesinden kaynaklanmasına göre Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilerek aynı tür ve sıfatta olmayan davaların ayrı olarak görülmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
3- Asıl dava yönünden kabule göre;
İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin desteğin vefatı nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden reddedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücretinin davalılar ... ile ... Kargo Servisi A.Ş. lehine birlikte hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalılar ... vekili ile ... Kargo Servisi A.Ş vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün resen, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalılar ... vekili ile ... Kargo Servisi A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davalılar ... ve ... Kargo Servisi A.Ş."ye geri verilmesine 11/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.