(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/30467 E. , 2020/3785 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, ... HES 2 inşaatında çalıştığını,işveren tarafından iş sözleşmesinin feshedildiğini,günlük oniki saatin üzerinde çalıştığını,hafta tatili kullandırılmadığını, resmi tatil günlerinde çalıştığını beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili işyerinde belirli süreli hizmet akdi ile 08.12.2012-09.06.2014 tarihleri arasında çalıştığını, davacı iş sözleşmesinin 09.06.2014 tarihinde sona ereceğini bilmesine rağmen son üç gün işe gelmediğini,bu devamsızlıkları sebebiyle devamsızlık tutanakları düzenlendiğini,davacı ile yapılan görüşmelerde işe devam etmeyeceğini belirtmesi üzerine iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini,fazla mesai alacaklarının bordolarda gösterildiğini ve davacının ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin bordoları imzaladığını,hafta tatili ve genel tatil alacağı da bulunmadığını,yıllık izinlerini kullandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı temyiz etmiştir.
1-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir.
İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işyerinde çalışma süresinin günlük onbir saat olduğu kabul edilerek bir buçuk saat ara dinlenme süresinin mahsubu ile haftada oniki saat fazla çalışma yapıldığı belirtilerek hesaplama yapılmıştır. Dosyadaki ücret bordrolarında, fazla mesai ücreti tahakkuklarının yapıldığı, bu tahakkuklar ile banka kayıtlarının birbiri ile örtüştüğü görülmektedir. Ancak Mahkemece kabul edilen hesaplamalarda tahakkukların davalı işyerinde günlük onbir saati aşan çalışmalar karşılığı yapılan ödemeler olduğu gerekçesiyle mahsubu yapılmamıştır. Ödemesi banka kayıtları ile sabit olan fazla mesai tahakuklarının hesaplamalardan mahsup edilmesi gerekirken Mahkemece hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Taraflar arasında davacının ulusal bayram genel tatil,hafta tatili ve yıllık izin alacağı yönünden hüküm kurulup kurulmayağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297.nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf bir kısım işçilik alacakları ile birlikte hafta tatili,ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücreti alacağının da hüküm altına alınmasını talep etmiş, mahkemece bu alacak talepleri ile ilgili olumlu veya olumsuz hüküm tesis edilmemiştir. Gerekçeli kararda ise, karar aşamasında iş yoğunluğu nedeniyle bu alacak kalemleri bakımından hüküm kurulmamış olduğunun görüldüğü fakat son kararla işten el çekilmiş bulunduğundan bu konuda gereği ilgili Dairenin takdirlerine arz edildiği açıkça ifade edilmiş olup, kararın hafta tatili,ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücreti talebi yönünden HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde hüküm kurulması için bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.