16. Hukuk Dairesi 2020/2322 E. , 2020/4626 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu,.... Köyü çalışma alanında bulunan 187 ada 38 ve 70 parsel sayılı 6.284,83 ve 4.313,04 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, davalı ... Çelik ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydına dayanarak 187 ada 38 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak tapu iptali ve taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmış, yargılama sırasında ise aynı iddia ile talebini 187 ada 70 parseli de kapsar şekilde ıslah ettiğini bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 187 ada 38 ve 70 parsellerin tapu kayıtlarının kısmen iptali ile, 31.07.2012 havale tarihli bilirkişi raporunda 187 ada 38 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 2.370,10 metrekare yüzölçümündeki kısmının ve aynı raporda 187 ada 70 parsel sayılı taşınmazın (D) harfi ile gösterilen 914,19 metrekare yüzölçümündeki kısmının davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece hakkında hüküm kurulan 187 ada 70 parsel sayılı taşınmazın (D) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece, bu bölüm yönünden işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacı ..., dava dilekçesinde, açıkça 187 ada 38 parsel sayılı taşınmazı iddiasına konu ettiğini belirterek, bu taşınmazı tapu kaydına dayalı olarak ihale usulü ile satın aldığını ileri sürerek dava açmış, yargılama sırasında, davacı vekili tarafından ibraz edilen 30.12.2012 tarihli harcı ikmal edilmeyen “ıslah” talepli dilekçede ise, iddialarına konu bölümlerin 187 ada 38 ve 70 parsel sayılı taşınmazların keşif sırasında gösterdikleri kısımları olduğunu belirterek, ıslah taleplerinin kabulü ile idialarına konu kısmın davacı adına tescili isteğinde bulunulmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 29.06.2011 tarih, 2011/1-364 Esas ve 2011/453 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, ıslahla kastedilen, dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olup, dava konusu edilmeyen müstakil bir taşınmazın ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Dolayısı ile somut olayda usulünce harcı yatırılmak sureti ile yapılmış bir ıslah bulunmadığı gibi, yargılaması devam eden bir dava içerisinde ıslah yoluyla dahi dava konusu haline getirilmesi mümkün bulunmayan 187 ada 70 parsel sayılı taşınmazın, sonradan dilekçe ile dava konusu hale getirilmesi mümkün değildir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, anılan taşınmazın teknik bilirkişi raporunda belirtilen bölümü yönünden "karar verilmesine yer olmadığına" karar vermek gerekirken, davaya konu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2- Dava konusu 187 ada 38 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, Mahkemece, davacının dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmaz bölümüne uyduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Ne var ki, dava; tapu iptali ve tescil istemine yönelik olup, tapu iptali ve tescil davalarında husumetin, tapu maliklerine, tapu maliklerinin ölü olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesi ve tüm mirasçıların davada yer alması zorunludur. Dava dilekçesinde, tapu maliklerine doğru olarak husumet yöneltilmiş olmakla birlikte, kayıt maliki ... mirasçılarından ... yargılama sırasında öldüğü halde mirasçıları davaya dahil edilmemiştir. Bu nedenle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Oysaki; taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilemez. Kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında Mahkemece re"sen dikkate alınması gerekir. Öte yandan, Mahkemece işin esası yönünden yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli değildir. Şöyle ki, davacının dayandığı tapu kaydı tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmemiş, haritası bulunup bulunmadığı araştırılmamış, mahalli bilirkişi ve tanıkların gösterdikleri sınır yerleri fen bilirkişi raporunda denetime elverişli şekilde gösterilmediği gibi,taşınmaza komşu tüm taşınmazların tutanakları ile varsa dayanağı kayıtlar getirtilip, bu belgelerden yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, kayıt maliki ....mirasçılarından yargılama sırasında vefat eden ..."ün mirasçılarına davanın yöneltilmesi için davacıya süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf koşulu sağlanması halinde, davacının dayandığı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa haritası ve çekişmeli taşınmaza komşu tüm taşınmazların kadastro tespit tutanakları ile dayanağı olan belgeler getirtilerek dosya ikmal edilmeli, ayrıca tapu kaydının davacıya tedavülüne ilişkin kayıt, ihale suretiyle oluşturulduğundan ihale dosyasının aslı getirtilerek tapu kaydının krokisinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif icra edilmeli, bu keşif sırasında davacının dayandığı tapu kaydının varsa öncelikle haritası teknik bilirkişi aracılığı ile zemine uygulanarak kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca haritasına göre belirlenmeli, haritasının bulunmaması ya da uygulama kabiliyetinin olmaması halinde tapu kaydının sınırlarına itibar edilerek, yerel bilirkişilerin yardımı ve fen bilirkişilerinin eliyle zemine uygulanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmeli, dava konusu taşınmazın tapu kaydının kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde, yerel bilirkişi ve tanıklardan; taşınmazın kimden kime ve nasıl intikal ettiği, ne zamandan beri kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında oluşabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; fen bilirkişine, uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir şekilde keşfi takibe ve denetlemeye imkan veren rapor ve kroki düzenlettirilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.