22. Hukuk Dairesi 2015/6406 E. , 2015/10550 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, cezai şart borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacı ve davalı arasında 26.04.2010 tarihli sözleşme imzalandığını ve hizmet sözleşmesinin beş yıl olup 9. maddede hizmet süresi dolmadan sözleşmenin feshinin cezai şarta bağlandığını, sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi gibi görünmesine rağmen, sözleşmeyle davacıya verilen görevin süreklilik arzetmesi, işverenin sıfatı, amacı ve işlevleri, Ziraat mühendisi olan davacının sıfatı ve eğitim durumu itibariyle sözleşmenin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğunu, iş sözleşmesinin devamı sırasında davacıya cezai şarta ilişkin olan 26.04.2010 tarihli ve sözleşme eki bir taahhütname imzalatıldığını, taahhütnamenin geçersiz olduğunu, davacının. Noterliğinden 25.01.2011 tarihli ihtarnameyi çekerek iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24/II-e maddesi uyarınca feshettiğini bildirip 07.02.2011 tarihi itibariyle de fiilen işten ayrıldığını belirterek; davacının davalı işverene çalışma süresine bağlı cezai şart borcu bulunmadığının tesbitine, bu istemin haklı görülmemesi halinde ödenmesi gereken cezai şart tutarının çalışılan süreyle oranla belirlenmesine ve belirlenen cezai şart miktarından dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 161. madde uyarınca takdiri indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu iş sözleşmesinin asgari süreli iş sözleşmesi olup dolayısıyla kararlaştırılan cezai şartın, Yargıtay kararlarına göre hukuken geçerli ve talep edilebilir nitelikte olduğunu, dava konusu iş sözleşmesinin hiçbir yerinde sözleşmenin belirli süreli imzalandığına ilişkin bir kayıt olmadığı, sözleşme eki taahhütnamede de tarafların en az beş yıl boyunca sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi, aksi takdirde cezai şart ödemeyi kararlaştırdıkları hususuna yer verildiğini ve bu hükümle de sözleşmenin asgari süreli iş süresi olduğunu, asgari süreli sözleşmeyle tarafların fesih hakkının kararlaştırılan süreyle sınırlı olarak karşılıklı kaldırıldığını, ayrıca karşılıklı olarak yer aldığından cezai şartın geçerli olduğunu, asgari süreli sözleşmelerde işçinin en az çalışacağı sürenin belirlendiğini ve bu sebeple asgari süreli sözleşmelerin belirli süreli olarak kabul edilemeyeceğini, ayrıca taahhütnamenin 26.04.2010 tarihinde ve sözleşme ile birlikte imzalandığını, davacının sözleşmesinin feshinin de haklı sebebe dayalı olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın şartlarının oluşup oluşmadığı ve indirim hususu taraflar arasında uyuşmazlığı oluşturmaktadır.
Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Kanun"un 161/son maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 182/son) fahiş cezai şartın hakim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İş Hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek işçinin iktisadi açıdan mahvına sebep olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir.
Somut olayda davacı cezai şart sebebiyle borçlu bulunmadığının tespiti, bu istemin haklı görülmemesi halinde ödenmesi gereken cezai şart tutarının çalışılan süreyle oranla belirlenmesi ve belirlenen cezai şart miktarının mülga 818 sayılı Kanun"un 161. madde uyarınca takdiri inidirim yapılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Dairemizin bozma ilamında belirtildiği gibi taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi ve eki niteliğindeki taahhütname içeriği dikkate alındığında, cezai şart bakımından denklik söz konusu olduğu ve cezai şartın geçerli bulunduğu, ancak davacının istemide göz önüne alınarak davacı tarafından ödenmesi istenen cezai şartın mahkemece davacının çalışılan ve çalışması gereken sürelerde göz önüne alınarak indirime gidilerek belirlenmesi gerektiği halde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.