13. Hukuk Dairesi 2018/2054 E. , 2019/9517 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı ... ... Üretim ve Pazarlama A.Ş. avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz eden davalı ile davacı Asil ... ve vekili avukat ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 6.7.2009 tarihinde 42.000 TL bedel ile aldığı traktörün sürekli arızalanması sebebi ile servise gittiğini, 5.5.2011 tarihinden itibaren traktörün fabrikaya götürüldüğünü, traktörün bedel iadesinin yapılmadığını ve zararların karşılanmadığını belirterek zararının karşılanmasını talep etmiştir.
Davalı ... ... A.Ş davanın reddine karar verilmesini dilemiş, davalı ... davaya cevap vermemiştir
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 42.000,00-TL araç bedeli ve 69.241,33-TL tazminat olmak üzere toplam 111.241,33-TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talep yönünden davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... ... Üretim ve Pazarlama A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalılardan ...’den satın aldığı traktörün bir türlü giderilemeyen şanzıman arızası nedeniyle aracı sağlıklı bir şekilde kullanamadığını ifade ettiği 08.06.2011 havale tarihli dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde miktar belirtmeksizin haklı taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiş, dava değeri olarak 42.000,00.-TL göstermiş ve açıklamalar kısmında ise traktörün bedel iadesi ve zararlarının karşılanmamış olduğunu ifade etmiştir. Davalı davanın reddini savunmuş; Kahta Asliye Mahkemesi"nin 18.11.2011 tarihli yetkisizlik kararı üzerine dosya Kartal Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve Kartal Asliye Hukuk Mahkemesi"nce yapılan yargılama neticesinde dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli ... Tüketici Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiş; hükmün davalı ... ... A.Ş. tarafından temyizi üzerine Dairemizin 2013/5758 Esas 2013/8150 Karar sayılı 01.04.2013 tarihli kararıyla bozulmuştur. Yapılan inceleme sonucu karar 01.04.2013 tarihinde bozulduktan sonra, davacı vekilinin 28.11.2013 tarihli dilekçe ile davayı ıslah ederek 42.000,00.-TL ayıplı ürün bedeli, kazanç kaybı bedeli olarak da 300.000,00.-TL talep ettiği, daha sonra 23.01.2014 tarihinde ıslah harcı yatırılmış olan tarihsiz ve havalesiz dilekçesi ile talebini ayıplı mal bedeli 42.000,00 TL, manevi ödence olarak 10.000 TL, kazanç kaybı ve uğranılan ticari zararlara karşılık gelmek üzere maddi ödence olarak 290.000,00 TL talep ettiği görülmüştür.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 42.000,00-TL araç bedeli ve 69.241,33-TL tazminat olmak üzere toplam 111.241,33-TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir. 1086 sayılı HUMK"nın 84. maddesi ve 6100 sayılı HMK"nın 177. ve devamı maddeleri uyarınca ıslah ancak, tahkikatın sona ermesine kadar, Yargıtay HGK"nın 04.02.1948 tarih 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı kararına göre de, ıslah tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabilir. Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca, Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra ıslah yapılamaz. Mahkemece, ıslah talebinin bozmadan sonra yapıldığı nazara alınmaksızın geçerli ıslah talebi varmış gibi ıslah edilen miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2-Davacı asil, yukarıda da ifade edildiği üzere 08.06.2011 havale tarihli dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde miktar belirtmeksizin haklı taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiş, dava değeri olarak 42.000,00.-TL göstermiş, dava konusunu “Maddi ve manevi tazminat” olarak belirtmiş ve açıklamalar kısmında ise traktörün bedel iadesi ve zararlarının karşılanmamış olduğunu ifade etmiş; davacı vekili 28.11.2013 tarihli dilekçe ile davayı ıslah ederek 42.000,00.-TL ayıplı ürün bedeli, kazanç kaybı bedeli olarak da 300.000,00.-TL talep edildiğini, daha sonra 23.01.2014 tarihinde ıslah harcı yatırılmış olan tarihsiz ve havalesiz dilekçesi ile de talebini ayıplı mal bedeli 42.000,00 TL, manevi ödence olarak 10.000 TL, kazanç kaybı ve uğranılan ticari zararlara karşılık gelmek üzere maddi ödence olarak 290.000 TL talep edildiğini açıklamıştır.
Mahkemece; hüküm fıkrasında davanın kısmen kabulüne, 42.000,00-TL araç bedeli ve 69.241,33-TL tazminat olmak üzere toplam 111.241,33-TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nun 297. ve devamı maddeleri gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde değer belirtmeksizin dava konusu olarak manevi tazminat isteminden bahsetmiş, sonrasında vekilince bozmadan sonra yapılan ıslah ile bu kaleme ilişkin taleplerinin 10.000,00.-TL olduğu açıklamasında bulunmuş olmasına rağmen mahkemece, bu hususta olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Kabule göre de, mahkemece araç bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmiş olmasının taraflar arasındaki araç satış sözleşmesinin feshi doğal sonucunu da doğurması sebebiyle hukuki ve fiili olarak davacının elinde bulunan traktörün davalılara iadesine karar verilmemiş olması ile, Davacı asilin dava konusu traktörü davalılardan ... firmasından satın almış olup, diğer davalı ... ... Üretim ve Pazarlama A.Ş.’nin satıcı değil aracın ithalatçısı konumunda olması karşısında; dava konusu itibariyle tüketici yasası hükümlerine tabi olmadığından taraflar arasındaki meselenin halli için dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 194. ve devamı maddeleri hükümlerinde ithalatçının satılan üründe var olan ayıplara ilişkin olarak alıcıya karşı sorumluluğuna dair bir düzenleme mevcut bulunmadığı nazara alınmak suretiyle davalı ithalatçı firmanın hem davaya yanıt dilekçesinde hem de temyiz dilekçesinde ileri sürmüş olduğu davacının bedel iadesi talebi yönünden sorumlu olup olmayacağının tartışılmaksızın ve bu itiraz karşılanmaksızın eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda yer verilen 3 bent ile açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.540,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalı ... ... Üretim A.Ş"ye ödenmesine, peşin alınan 2.024,95 TL harcın davalı ... ... Üretim A.Ş"ye iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi