11. Hukuk Dairesi 2018/2564 E. , 2019/3906 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 27/03/2017 tarih ve 2014/970 E. - 2017/138 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 01/03/2018 tarih ve 2017/833-2018/162 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı şirket vekili; davalının müvekkili şirketin müdürü olduğunu, eşinin de şirketin muhasebe departmanında, şirketin muhasebe işlerini yürüttüğünü, davalı ve eşi ile şirketin tüm parasal hareketlerine yön verdiklerini, davalının yapmış olduğu tüm işlemlerde müvekkili şirketteki hakim pozisyonunu ve davacı tarafından verilen yetkileri kötüye kullanıp, Sakarya İlinde müvekkili şirketin gelirleri ile arsalar satın alıp, üzerine inşaat yapıp, ortaya çıkan bağımsız bölümleri kendi adına tescil ettirdiğini ve mevcut taşınmazları da satışa çıkardığını, ayrıca şirkete ait olan 8.000.000,00 TL civarındaki emtiayı 09.08.2014 tarihinde kardeşi ve şirket ortağı olan ..."ın düğünü esnasında İstanbul"daki depodan, şirket ortaklarının bilgisi dışında eşi..."a ait olan depoya naklettiğini ileri sürerek, dava konusu Sakarya İli Adapazarı İlçesi Semerciler Mah. 20 parsel, zemin kat, 1 nolu dükkan nitelikli bağımsız bölümün, 1. Kat ve çatı 2 ve 3 numaralı dubleks ofis nitelikli bağımsız bölümlerin, Sakarya İli... İlçesi... mahallesi 14 parsel, zemin kat, 2 numaralı bağımsız bölümün ve Sakarya İli ... İlçesi ... Köyü 7 parsel, A Blok, Zemin ve birinci kat 1 numaralı bağımsız bölümün tapu kayıtlarının davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; şirket adına gayrimenkullerin diğer ortaklar adına da tescil edildiğini, bu yolla şirkete finansman sağlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; tapu iptal ve tescil talepleri; ehliyetsizlik, muvazaa, inançlı işlem, hata, hile, ikrah, gabin, sahtecilik, taşkın yapı, MK 713, imar uygulaması, tenkis, gayrimenkul satış vaadi, ölünceye kadar bakma akdi gibi hukuki sebeplere dayanılarak ileri sürülebileceğini, davacı davalının taşınmazları edinirken şirket kaynaklarını usulsüz kullandığını ileri sürdüğünü ve taşınmazların ödemelerinin tartışmalı olduğunu belirttiğini, bu iddianın tapu iptal ve tescili talebinin hukuki sebebi olamayacağını, şirket kaynaklarının usulsüz kullanıldığı ve taşınmazların bu suretle alındığı iddiasından doğan uyuşmazlığın çözüm yolunun tapu iptal ve tescil davası olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar aleyhine, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; davacı şirketin eski müdürünün yetkilerini kötüye kullanmak suretiyle şirket taşınmazını adına kaydettirdiği iddiası ile dava açılmış olduğu, bu sebeble tapu iptali-tescil davasının açılabileceği, celbedilen tapu kayıtlarının incelenmesinde ihtilaflı dönemde davalının annesi ve şirket ortağı... adına bir çok taşınmazın tescil edildiği, yine davalının kardeşi ... adına 2 adet taşınmazın tescil edildiği, gerek davadışı şirket ortakları gerekse davalı adına tescil edilen gerekse Hanif Ünal ve ... adına tescil edilen gayrimenkullerin şirkete kaynak oluşturmak amacıyla şirket lehine bankalara ipotek teminatı olarak gösterildiği, taşınmazların ortaklar arasında dengeli olarak tescil işlemine tabi tutulması göz önüne alındığında şirkette gelir paylaşımının bu şekilde yapılmasının uygulama haline geldiği, tüm ortakların rızasıyla bu işlemin yapıldığı kanaatına varıldığından, davalı hakkında dava açılması Medeni Kanun madde 2’ye aykırı bulunduğundan gerekçe düzeltilerek sonuç itibariyle doğru olan karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, tapu iptal-tescil istemine ilişkin olup, mahkemece, dayanılan iddiaya dayalı olarak davanın reddine karar verilmiş, bölge adliye mahkemesince, yukarıda yazılı nedenlerle gerekçe düzeltilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
6100 sayılı HMK"nın 353/1-b. 2. maddesi "Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir." hükmünü haiz olup, anılan hüküm doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair karar verilmesi yerinde görülmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re"sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine,
20/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.