11. Hukuk Dairesi 2018/2563 E. , 2019/3905 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/12/2017 tarih ve 2015/287 E. - 2017/1195 K. sayılı kararın asıl dava yönünden taraf vekilleri, birleşen dava yönünden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 26/03/2018 tarih ve 2018/423-2018/463 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl dava yönünden davalılar ..., ..., ... vekili ile birleşen dava yönünden davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; davacıların, davalı şirketin halihazırdaki yönetim kurulu üyeleri olduklarını, 2012 ve 2013 yılı genel kurullarının 27.12.2014 tarihinde yapılmış olduğunu, Mali Genel Kurulda 2013 yılı açısından ibra sırasında, aynı zamanda hissedar olan yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarına dair oy kullanamamaları sebebi ile yukarıda davalı olarak yazılı bulunan bir kısım pay sahibinin olumsuz oyları ile ibra edilmediklerini, davalı gerçek kişilerin, varit olmayan, mesnetsiz bir takım iddialar ile haksız ve kötüniyetli bir şekilde yönetim kurulu üyelerini ibra etmediklerini, geçerli bir ibra etmeme sebebi ortaya konulmadığını, sunulan bir dilekçe ile gerçekle mütenasip olmayan bazı iddialarda bulunulduğunu ve bir takım muhasebe oyunları yapıldığından bu suretle fazla vergi verildiğinden ve genel kurul üyelerinin aldatıldığından bahsedildiğini, tüm bu iddialar haksız ve geçersiz mahiyette olduğunu ileri sürerek, davacı yönetim kurulu üyelerinin 2013 yılı açısından ibra edilmemelerine dair genel kurul kararının iptali ile ibra edilmiş sayılmalarına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekili; ortaklara hesap verme yükümü altındaki yönetim kurulu üyelerinin hiçbirisi toplantıda hazır bulunmadıklarını, kendilerini vekilleri ile temsil ettirdiklerini, sordukları hiçbir soruya cevap alamadıklarını, bu durumda ortakların yönetimi ibra etmesini beklemenin uygun olmayacağını, ibranın iptali için haklı sebebin bulunmadığını, yönetimi ibra etmeme sebep ve itirazlarının genel kurula sunulan dilekçe ile açıklandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen dosyada davacı ... vekili; müvekkilinin, CAMPOR Yapı Malz. San. ve Tic. A.Ş.’nin ortaklarından olduğunu, her ne kadar mahkeme kararı ile şirketin 2012 – 2013 yılları genel kurulları şeklen yapılabilmiş ise de ortaklara hesap verme yükümü altındaki yönetim kurulu üyelerinin hiçbirisi toplantıda hazır bulunmamış olduğunu, kendilerini vekilleri ile temsil ettirdiklerini, açıkça yönetim kurulunun ortaklara hesap verme yükümlülüğünden kaçındıklarını yönetim kurulu üyelerinin SSK’lı olarak gösterilmesi, şahsi benzin giderlerinin şirketten karşılanması gibi küçük sayılabilecek suiistimaller yanında; cironun ve kâr oranının önceki dönemlere kıyasla ciddi biçimde düşmesi ve şirket sermayesinin yok edilmiş olmasının, şirketin bu zararlardan ötürü önceki dönemlerde hiç olmamış bir şekilde bankalardan 187.376,00 TL kredi kullanmak zorunda kalmış olmasının, şirketin bu gidişat içerisinde yakın zamanda ticaret hayatından yok olacak olması gibi hususların davalı yönetim kurulu üyelerinin şirketi kötü yönettiklerinin ve ayrıca şirket yönetimindeki suiistimalleri ile de şirketi zarara uğrattıklarının kanıtı niteliğinde olduğunu ileri sürerek, müvekkilin gerek 2012 gerekse de 2013 yılına ilişkin olarak yönetim kurulunun ibra edilmemesi yönünde oy kullandığını, TTK 553. ve devamı maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyeleri olan davalıların, şirketin uğradığı zararlardan şahsen sorumluluklarının tespiti ile şirket lehine tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekili; şirketin kötü yönetilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; asıl davadaki ibra edilmeme kararının iptali yönünden, davalılar ..., ... ve ... hakkındaki davanın HMK 114/1-d, 115/2 maddesi gereğince usulden reddine, alınan bilirkişi raporuna göre şirketin kötü yönetilmediği ispat edilmediğinden aynı durumdaki 2012 yılı için ibra kararı verilirken 2013 yılı ibra kararı verilmemesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davalı Campor Yapı Malz. San. ve Tic. A.Ş. hakkındaki davanın kabulüne, davalı şirketin 27/12/2014 tarihli genel kurulunda alınan 4 no"lu ""yönetim kurulu üyelerinin 2013 yılı için ibra edilmemelerine ilişkin"" kararının iptaline, birleşen yöneticilerin sorumluluğu nedeniyle şirkete tazminat ödenmesi istemine ilişkin dava yönünden ise, alınan bilirkişi raporuna göre şirketin kötü yönetildiği ve zarara uğratıldığı ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Karara aleyhine, asıl dava yönünden taraf vekilleri, birleşen dava yönünden ise davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince, dosya üzeriden yapılan istinaf incelemesinde; asıl ve birleşen dava yönünden, genel kurula sunulmuş olan, mali ve finansal tablolar ile faaliyet raporları dahilinde yönetim kurulu üyelerinin 2013 yılı açısından ibra edilmemelerine ilişkin kararın yerinde olmadığının bildirildiği, bilirkişi raporu tarafların dava dosyasına ibraz ettikleri bilgi, belge kayıtlarına göre ve yerinde inceleme yapılarak hazırlandığı, genel kurulda 2012 ve 2013 yılı bilançosu ve gelir tablosu-kâr zarar hesapları ayrı ayrı okunup, müzakere edilerek kabul edildiği, yani ibra edildiği, bilirkişi raporunda gerek 2013 yılı gerekse2012 yılı için herhangi bir olumsuzluk tespit edilmediğine göre, 2012 yılı yönünden ibra edilip, 2013 yılı için ibra edilmeme dürüstlük kurallarına aykırı görülmekle, TTK"nın 445. maddesi gereği ibra sebeplerinden sayıldığından ayrıca aksine bilgi, belge, delil bulunmadığından davanın kabulü ile 27/12/2014 tarihli genel kurulda alınan 4 nolu yönetim kurulu üyelerinin 2013 yılına ilişkin ibra edilmemelerine dair kararın iptaline karar verildiği, birleşen dava yönünden ise, TTK"nın 553. maddesine dayanan tazminat talebine ilişkin olduğu, TTK"nın 553. maddesine göre yönetim kurulu üyeleri yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde hem şirket hem pay sahiplerine hemde şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumlu oldukları, 2012-2013 yönetim kurulunca genel kurula sunulmuş olan mali ve finansal tablolar ile faaliyet tabloları dahilinde yönetim kurulu üyelerinin 2013 yılı açısından ibra edilmemeye ilişkin genel kurul kararının yerinde olmadığı gibi birleşen dava dosyasına konu edilen yönetim kurulu üyelerinin şirkete karşı tazmin sorumluluğunu gerektirecek bir hususun ve zararın bulunmadığının bilirkişi raporu ile ortaya koyulmuş olması nedeniyle, gerçekte de yönetim kurulu üyelerinin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri, şirkete ve pay sahiplerine zarar verdikleri hususunda ortada bir delil olmadığını, bu nedenle davada tazminat şartlarının oluşmadığını, birleşen davanın bu yönüyle reddine karar verilmiş olduğu, verilen kararın gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
Kararı, asıl dava yönünden davalılar ..., ..., ... vekili ile birleşen dava yönünden davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Mahkemece, genel kurul kararının iptali talebine ilişkin asıl davada, davalılar ..., ..., ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, davalı şirket yönünden davanın kabulü ile, 27/12/2014 tarihli genel kurulunda alınan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemelerine ilişkin kararın iptaline karar verilmiş olup, temyiz isteminde bulunanların sıfatına göre davalıların temyiz hakkı bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar ..., ..., ... vekilinin asıl davaya yönelik temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Birleşen dava yönünden ise, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davaya yönelik davalılar ..., ..., ... vekilinin temyiz istemlerinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen dava yönünden davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen davada davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davalılar ..., ... ve ..."a iadesine, 20.05.2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.