14. Hukuk Dairesi 2012/12344 E. , 2013/852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.12.2008 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı tazminat ve yine 13.08.2010, 17.08.2010, 13.09.2010 tarihli dilekçeler ile birleştirilen davalarda da komşuluk hukukuna dayalı tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne dair verilen 08.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ve asli müdahiller vekili ile duruşmasız olarak temyizi davalı şirket ve davalı ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 22.01.2013 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ve asli müdahiller vekili Av. ... Türçapar ile karşı taraf davalı ... vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Asıl ve birleştirilen davalar, komşuluk hukukuna dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece; davacılar ve asli müdahillerin asıl ve birleştirilen davalarda maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile her bir davacı ... asli müdahillere 5.000’er TL manevi tazminatın dava tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar ve asli müdahiller vekili ile davalı ... vekili ve davalı ... A.Ş vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davacılar ve asli müdahiller vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Türk Medeni Kanununun gerek komşuluk ilişkilerini düzenleyen 737. maddesinde gerekse bunun yaptırımlarını hükme bağlayan 730. maddesinde, “mülkiyet hakkının taşkın kullanılması" tanımlanmış değildir. Sadece taşkınlığın saptanmasındaki ölçütler sıralanmıştır. Yasada nelerin taşkınlık sayılacağı yönünden genel bir kural öngörülmediğinden, somut olayın özelliğine göre komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Hakim taşkınlığın takdirini, davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanılıp katlanılamayacağını belirlemeli; hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Bu genel açıklamadan sonra somut olaya gelince; davacılar ve asli müdahiller, yazlık konutlarının yakınında davalılardan idare tarafından yaptırılan ve diğer davalı tarafından yapılan ve işletilmekte olan yat limanının (...) çirkin bir görüntü oluşturarak ruhsal yapılarının etkilenmesine, iç huzurlarının bozulmasına yol açtığını iddia etmişlerdir. Ne var ki; davacı tarafın yazlık konut olarak kullandıkları taşınmazlarının yakınına imar planına, ruhsat ve projesine uygun olarak ve taşınmazlarının kullanım amacına ters düşmeyecek nitelikte yat limanı yapılması diğer bir deyişle taşınmazların bulunduğu bölgenin özelliğine uygun işletme olarak özgülenmesi hoş görülebilecek ölçüyü aşan taşkınlık olarak kabul edilemez.
Değinilen bu yönler bilirkişi raporu ile de belirlenmiş olduğundan davacılar ve asli müdahillerin manevi tazminat istemlerinin de reddi gerekirken, davacı tarafın sübjektif durumlarını gözeten gerekçeler ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacılar ve asli müdahiller vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı idare vekili ile davalı şirket vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 990 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılar ve asli müdahillerden alınarak davalı idareye verilmesine, 22.01.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.