22. Hukuk Dairesi 2015/6005 E. , 2015/10466 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret alacağı, şua izni ile fazla çalışma ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, aylık ücret, şua izni ve fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, davacının davalıya ait işyerinde yürüttüğü işin, 3153 sayılı R kapsamında bulunduğu sabittir.
... Müesseseleri Hakkındaki Tüzüğün 24. maddesinde yer alan "Bu gibi müesseselerde, her röntgen mütahassısının veya röntgen ve radyom ile iştigal eden kimsenin senede dört hafta muntazaman devamlı tatil yapılması mecburidir." şeklindeki hükümle, tüzük kapsamında çalışanlara kullandırılması gerekli yıllık izin süresi düzenlenmiştir.
Bahsi geçen tüzük kapsamında çalışan işçilere kullandırılması gerekli yıllık izin süreleri, 4857 sayılı İş Kanunu"na göre değil, sadece söz konusu tüzük hükmüne göre belirlenmelidir. Bu halde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 4857 sayılı Kanun uyarınca hak kazandığı izin süresine ilaveten, tüzükte belirtilen izin süresine de hak kazandığının kabul edilerek, şua izni alacağı bakımından değerlendirme yapılması hatalı olmuştur. Davacının, İstanbul 11. İş Mahkemesinin 2010/553 esas sayılı dava dosyasında, şahit sıfatıyla alınan ifadesinde, "Davacı ve ben her sene 4 hafta yıllık izinlerimizi kullandık" şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu beyan davacı açısından bağlayıcı olup, davacının izin sürelerini kullandığının kabulü gerekmektedir. Anılan sebeple, şua izni alacağına yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının, ara dinlenme sürelerinin düşülmesi sonrasında, haftada beş gün sekiz saat ve ayda iki kez cumartesi günleri dörtbuçuk saat çalıştığı kabul edilerek, haftalık onbeş saat üzerinden fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır. Kabul edilen çalışma düzenine göre, .... Tüzüğün 21. maddesi nazara alınarak, 30.01.2010 tarihinden öncesi için haftalık onbeş saat üzerinden fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanması isabetlidir. Ancak, 30.01.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5947 sayılı Kanun"un 9. maddesiyle, 3153 sayılı Kanuna eklenen, ek 1. maddede, haftalık çalışma süresi otuzbeş saat olarak düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmü nazara alındığında, 30.01.2010 tarihinden itibaren, davacının altı gün çalıştığı haftalar bakımından haftalık fazla çalışma süresinin dokuzbuçuk saat olduğunun, beş gün çalıştığı haftalarda ise haftalık fazla çalışma süresinin beş saat olduğunun kabul edilmesi gereklidir. Mahkemece, bu doğrultuda fazla çalışma ücreti alacağı yeniden hesaplanmalıdır. Yukarıdaki bentte yazılı açıklamalar da nazara alınarak, yıllık izin süreleri hesaptan dışlanmalıdır.
Diğer taraftan, Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 80. maddesi uygulaması açısından, fazla çalışma ücreti prime esas kazançlar içerisinde olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, fazla çalışma ücreti alacağının net miktarının hesaplanmasında işçi payına düşen prim kesintilerinin nazara alınmaması hatalı olmuştur.
Yukarıda yazılı sebeplerden, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.