Bozma üzerine, Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: 1) Tehdit ve hakaret eylemlerinden kurulan hükümlerde, haksız tahrik indirimi yapılırken uygulanan Kanun maddelerinin kararda gösterilmemesi, 2) Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 3) TCK"nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının belirtilmemesi, 4) Sanık hakkında 05.04.2011 tarihli ilk kararda tehdit suçundan sonuç ceza olarak 1 ay 15 gün hapis cezası verildiği ve bu hükmün sadece sanık tarafından temyiz edildiğinin anlaşılması karşısında, hükmün bozulmasından sonra kurulan 13.12.2017 tarihli kararda aleyhe bozma yasağı gereğince kazanılmış hak gözetilmeden fazla cezaya hükmedilmesi, Kanuna aykırı, sanık ..."ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKÜMLERİN, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.