4. Hukuk Dairesi 2017/176 E. , 2019/2612 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl davada, davacı-karşı davalı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı-karşı davacı ... .... aleyhine 11/09/2006 gününde verilen dilekçe ile alacak; karşı davada davalı-karşı davacı ... ... vekili Avukat ... tarafından davalı ... aleyhine 30/11/2006 günlü alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 07/04/2016 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı-karşı davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı-karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 09/04/2019 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı-karşı davacı vekili Avukat ... ... geldi, karşı taraftan davacı-karşı davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı-karşı davalı vekili; banka müfettişlerince Avcılar Şubesinde yapılan soruşturmada, servis yetkilisi ..."in imzası ile müşterilere ait hesaplardan fişlerle çıkış yapıldığı ve zimmetine para geçirdiğinin belirlendiğini, bu yöntemle davalı hesabına da fazladan para aktarıldığını, davalının vadesiz mevduat hesaplarından usulsüz işlemler gerçekleştirmek suretiyle zimmetine para geçiren servis yetkilisinin 26/05/2006 tarihli ifadesinde olayın ortaya çıkacak olmasından duyduğu endişe nedeniyle davalı hesaplarına bir kısım müşterilere ait hesaplar üzerinden para yatırdığını ikrar ettiğini bu şekilde bankanın zarara uğratıldığını belirterek oluşan zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı-Karşı davacı vekili; T.C. Ziraat Bankası ... Şubesindeki 1405679/5001-5002 nolu vadesiz mevduat hesaplarının SSK ve Emekli Sandığına ait eczane ve ilaç bedelleri ile ilgili ödemelerin yapıldığı ve takip edildiği hesap olduğunu, davalı ve eşinin para çekmek için 16/05/2006 tarihinde banka şubesine gittiğini ve 1405679/5001-5002 nolu hesaplara ait hesap ekstrelerinin servis yetkilisi Pelin Eren"den talep edildiğini, yapılan incelemede 12/05/2006 tarihinde hesabından bilgisi olmadan para çekildiğini anladığını, yapılan usulsüzlüğü Bankanın 3. Bölge Başkanlığına 17/05/2006 tarih ve 58 sayılı dilekçe ile bildirdiğini, bunun üzerine banka müfettişlerince servis yetkilisinin yaptığı usulsüzlüklerin tespit edildiğini, davalıya ödeme yapıldığına ilişkin dekontlardaki imzaların kendisine veya eşine ait olmadığını, imza incelemesi yapılması taleplerinin bankaca kabul edilmediğini, davacı bankaya borçlu olmadığı gibi alacaklı olduğunu savunarak davanın reddini talep
dilemiş, karşı davasında ise; zimmetine para geçiren servis yetkilisi nedeniyle zarar gördüğünü, davacı banka tarafından 17/05/2006 tarihinde hesaplarına bloke konulduğunu, hesabında bulunan parasını kullanma yetkisinin elinden alındığını, asıl kendisinin davacı bankadan alacaklı olduğunu ileri sürerek söz konusu alacağının davacı-karşı davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporuna dayanılarak asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Davalı-karşı davacının hesabından çekilen paralara ait dekontlar üzerindeki imzaların davalı-karşı davacıya ait olup olmadığı hususunda mahkemece Adli Tıp Kurumundan rapor alınmış, ... ATK Fizik İhtisas Dairesinin 24.07.2014 tarihli raporu ve 25.11.2015 havale tarihli raporlarında açıkça sadece banka servis yetkilisi ... tarafından düzenlenmiş "..." kodu taşıyan dekontlar üzerinde inceleme yapıldığı bildirilmiştir. Davalı-karşı davacı da bilirkişi raporuna karşı vermiş olduğu itiraz dilekçesinde hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda sadece "...." kodu taşıyan dekontların incelendiğini, oysa dosya içerisinde bulunan dekontların bir kısmının "..." kodu ile imzalandığı, diğer bir kısmının ise başka banka memurları tarafından imzalandığını, iş bu dekontlardaki imzalarında davalı veya eşine ait olmadığını, bazı dekontlardaki imzaların çıplak gözle bile davalı-karşı davacıya ait olmadığının görülebileceğini belirterek bilirkişi raporuna gerekçelerini de göstererek itiraz etmiş, yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep etmiş, ancak mahkemece, itirazlar karşılanmadan hüküm tesis edilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davalı- karşı davacının iki ayrı hesabından, eşinin de verilen vekaletnameye istinaden para çekme yetkisi bulunduğu gözetilerek, hesaplardan çekilen paralara ilişkin tüm dekontların incelenip ceza dosyasındaki belge ve bilgiler değerlendirilerek, dekontlardaki imzaların davalı veya eşine ait olup olmadığının tespitine ilişkin, davalı-karşı davacının itirazlarını da karşılayacak şekilde, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı-karşı davalının tüm, davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalı-karşı davacı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacı-karşı davalıya yükletilmesine, davalı-karşı davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.