Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/23751
Karar No: 2015/10430
Karar Tarihi: 17.03.2015

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/23751 Esas 2015/10430 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2014/23751 E.  ,  2015/10430 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.03.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı işçi, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız olarak fesih edildiğini ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları istemiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı işveren vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kıdem tazminatı talebinin kısmen kabulüne, diğer taleplerin ise reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışıp çalışmadığı ve buna bağlı olarak ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim süresi tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24. ve 25. maddesinde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve aynı Kanunun

    maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih nedenine rağmen işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre içinde fesih yoluna gitmemeleri halinde sonraki fesihlerde karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.
    4857 sayılı Kanun"un 11. maddesinde, “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir.
    Türk hukuk mevzuatında, belirli iş sözleşmelerinin yapılmasını zorunlu kılan veya buna imkan sağlayan düzenlemeler de bulunmaktadır. 08.02.2007 tarih ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu"nun 14. maddesi ile 625 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 9. maddesinin 1. fıkrasına göre, Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olmak üzere belirli süreli yapılır. Böylece, iş sözleşmesinin özel okul öğretmenler, müdür ve diğer yöneticileri ile yapılacak iş sözleşmelerinin belirli süreli olması ve bir yıldan az süreli olmaması zorunludur.
    Dosya içeriğine göre, davalıya ait kız öğrenci yurdunda müdür olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin davalı tarafça haklı olarak feshedildiği ispatlanamamıştır. Davacının davalıya ait işyerinde çalıştığı dönemde yürürlükte bulunan 625 sayılı Kanun"un 1. maddesinde, kanunun kapsamı belirtilmiş olup, öğrenci yurdu işyerleri bu kanuna tabi değildir. Bu durumda anılan kanunun öngördüğü belirli süreli iş sözleşmesi yapma zorunluluğuna dair hükmün davacı işçi yönünden uygulanması mümkün değildir. Öte yandan, davacı işçi ile belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren esaslı neden olmadığı gibi, işin niteliginden de bu yönde bir sonuç çıkarılması mümkün olmamıştır. Böyle olunca, davacıya kıdem tazminatı ödendiğine göre, işveren tarafından gerçekleşen fesih sebebiyle ihbar tazminatının da ödenmesi gerekir. Mahkemece, ihbar tazminatı talebinin kabulü gerekirken, iş sözleşmesinin belirli süreli olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    3-Öte yandan, kıdem tazminatının tümünün ödenip ödenmediği de taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    Kıdem tazminatının davacıya posta çeki ile 08.02.2012 tarihinde 12.593,00 TL olarak ödendiğine ilişkin ödeme belgesinin davalı tarafça ibrazı üzerine, mahkemece, bilirkişi tarafından hesaplanan kıdem tazminatı miktarından ödenen miktarın mahsubu ile bakiye kıdem tazminatına hükmedilmiştir.
    Davacı taraf, iş sözleşmesinin fesih tarihi olan 07.11.2006 tarihinden kıdem tazminatının aslının ödendiği 08.02.2012 tarihine kadar olan dönem yönünden kıdem tazminatının gecikme cezasının (faizinin de) da hüküm altına alınmasını istemiştir.
    Davacı tarafından aynı alacaklar nedeniyle davalı aleyhine Konya 2. İş Mahkemesi"nin 2006/1838 esas sayılı dosyasında açılan alacak davasının, Yargıtay tarafından usulden bozulması üzerine yapılan yargılaması sonucunda davanın usulden reddine ilişkin verilen karar kesinleşmiştir. Davacı tarafından Konya 14. İcra Müdürlüğünün 2009/6892 esas sayılı dosyası ile takibe geçildiği de bildirilmiştir.
    Mahkeme kararının gerekçesinde, kıdem tazminatına konu mahkeme kararının Yargıtay tarafından bozulduktan sonra ret kararının onanması ile davacının icra takibinin dayanağı mahkeme kararı ortadan kalktığından, ilamlı icra takibinin dayanaksız kaldığı, bu nedenle ödemenin faiz ve ferilere değil asıl alacağa mahsup edildiği belirtilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 101. maddesinde "birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır." hükmü öngörülmüştür. Kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 84. maddesi ise, "borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir. Alacaklı alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya sair teminat almış ise borçlu kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatı daha iyi olan kısma mahsup etmek hakkını haiz değildir." hükmünü içermektedir.
    Öte yandan, 818 sayılı Kanun"un 113. maddesine göre de, asıl borç tediye ile veya sair bir surette sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer"i haklar dahi sakıt olur. Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz.
    Somut olayda, davacı ödemeden önce kıdem tazminatının tahsili amacıyla dava açmış, ayrıca icra takibinde bulunmuştur. Davacı hem açtığı davada hemde icra takibinde faiz talebinde bulunmuştur. Her ne kadar davanın usulden reddine karar verilmiş ve ilamlı icra takibi dayanaksız kalmış ise de, oluşa göre davacının ödemeden önce faiz talep hakkını saklı tuttuğunun kabulü gerekir. 818 sayılı Kanun"un 113/2. maddesine göre borcun ödenmesinden önce faiz hakkının saklı tutulduğunun hal icabından anlaşılması durumunda faiz talep edilebilir. Bu durumda, iş sözleşmesinin fesih tarihinden kıdem tazminatının aslının ödendiği tarihe kadar kıdem tazminatı için faiz hesaplanması, ödenen asıl alacaktan, öncelikle faizin düşülmesi ve sonucuna göre bakiye kıdem tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsizdir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi