22. Hukuk Dairesi 2013/37211 E. , 2015/10425 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.03.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına ile karşı taraf adına geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı ajansta 01.06.1984-01.07.2010 tarihleri arasında 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun"a tabi olarak muhabir olarak çalıştığını ve emekli olmak suretiyle kurumdan ayrıldığını, ancak kıdem tazminatı ve kullandırılmayan yıllık izin ücretlerinin eksik ödendiğini ileri sürerek, bakiye kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının istifa ettiği 12.12.1991 tarihine kadar ve tekrar başlayarak, tekrar istifa ettiği 30.01.1994 tarihine kadar olan bütün tazminatlarının ödendiğini, ibraname verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Davacının fark kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme
bağlamıştır. O halde, kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Ancak aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı definin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli nedenlerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir. Kıdem tazminatına hak kazanmadığı halde avans adı altında ödemeyi alan ve bu şekilde yararlanan işçi de sonucuna katlanmalıdır. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır.
Davacı, 15.06.1984 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başlamış, 11.12.1991 ve 30.01.1994 tarihlerinde işyerinden istifa ederek ayrılmış, işveren tarafından da her iki istifa tarihine kadar gerçekleşen kıdem tazminatları ödenmiştir. Davacı istifalardan sonra aynı işyerinde, işçi olarak çalışmasını sürdürmüş ve 30.06.2010 tarihine kadar çalıştıktan sonra iş sözleşmesi emeklilik nedeniyle feshedilmiştir. Bu durumda davacı, ancak 30.01.1994 tarihinden sonraki çalışma süresi için kıdem tazminatı isteyebilir. Kıdem tazminatı ödenen istifa tarihlerinden önceki hizmetleri tasfiye olduğundan, kıdem tazminatı hesabına dahil edilerek yeniden hesap yapılamaz. Nitekim, davalı işveren tarafından da, bu şekilde kıdem tazminatı hesabı yapılarak, davacıya ödenmiştir. Bu durumda, davacının bakiye kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesinde de açıklandığı üzere, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, davacının yıllık izin ücreti alacağı talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.