Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Dilekçenin reddi

Davacının tazminat talebine ilişkin, dava dilekçesinin reddine dair karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 29.04.2013 tarihli bozma ilamından önce, 16.09.2011 tarihinde verilen, 2011/178 esas, 2011/191 sayılı ilk hükümde davanın reddi kararına gerekçe olarak, davacı vekiline usulüne uygun olarak yapılan ihtarlı tebligata rağmen davacının adresini belgeleyen ikametgah ilmuhaberini kendisine tanınan 1 aylık sürede dosyaya ibraz etmemesi olarak gösterildiği, anılan hükmün davalı hazine vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce yerel mahkemece ""taraf teşkili sağlanarak dosyanın incelenmesine geçildiği, bu itibarla hükmün temyizi kabil hale geldiği belirlenerek yapılan temyiz incelemesi sonucu; davalı ve davacı vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; ""5271 sayılı CMK"nın 142/4. maddesi gereğince dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanarak yapılan yargılama sonucu yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi ve kabule göre de; davanın tamamen reddedilmesi karşısında, davalı hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi gerekçeleriyle bozulduğu, bozma sonrası yapılan duruşmada davacı asılın hazır bulunduğunun anlaşılması karşısında, davacının ""Ben bozmaya uyulmasını istiyorum"" ve ""ileride haklarımı kullanacağım, bu aşamada bir diyeceğim yoktur"" şeklindeki beyanları açıklattırılıp, davacı asıldan, açılmış bulunan davadan haberdar olup olmadığı veya davaya muvafakatının bulunup bulunmadığı sorularak bozma kararında belirtilen noksanlık giderilmemişse de, davacının hazır bulunması nedeniyle gerek bozma öncesi verilen ilk hükmün, gerekse bozma sonrası davacının duruşmalarda hazır bulunması nedeniyle, dava dilekçesinin reddine ilişkin nedenin ortadan kalkmış olması karşısında; mahkemece talep edilen tazminat ile ilgili değerlendirme yapılıp bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozmaya üzerine yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Davanın tamamen reddedilmesi karşısında, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı hazine yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,İsabetsiz olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun"un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına "Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesine göre 2.640 TL olan maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" bendi eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.