17. Hukuk Dairesi 2014/5680 E. , 2015/11894 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ... hakkında boşanma davası açıldığını, davada mali haklar ile ilgili taleplerinin de olduğunu bu dava devam ederken, adına kayıtlı ... plakalı aracını muvazaalı olarak birlikte yaşadığı diğer davalı ..."a devrettiğinden muvazaaya dayalı bu tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ... ve Ali, ayrı ayrı verdikleri dilekçelerde, davanın açılması için gerekli olan takip olmadığı gibi boşanma davasının devam ettiğini belirtmişlerdir.
Mahkemece, satış sırasında evlilik birliğinin devam ettiği, davacının kesinleşmiş alacağı bulunmadığı, davacı ilerde doğabilecek bir hak için onun yerine geçerek böyle bir dava açamayacağından İİK"nun 277.madde koşullarının oluşmadığı ve muvazaa iddiasının ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ...çlar Kanunu"nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde davalılar arasında yapılan danışıklı satış işleminin iptali istemiştir. Davacı tarafından yargılama sırasında davanın İİK 277 vd maddelerine ilişkin olduğu yolunda bir beyanda da bulunulmamış aksine danışıklılık nedeni ile işlemin iptali istenmiştir.
Davacının BK 19. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde ve daha sonraki açıklamalardan anlaşılmatadır.Bu açık izah karşısında davacının talebi doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılması ve BK 19. maddeye göre yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde davacının İİK 277 vd kapsamında bir dava açtığı kabul edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Ancak, danışıklı işlem ile üçüncü kişilerin haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalıdır.
Diğer yandan; zarara uğradıklarını ileri süren üçüncü kişilerin, danışıklı işlemde bulunduğu iddia edilen kişi hakkında alacak davası açmış olması bu davanın kabulü için tek başına yeterli olmamakla birlikte eldeki davanın sonucunu etkileyecek olduğundan ve davacının alacağı olup olmadığı görülmekte olan alacak davasının karara bağlanıp kesinleşmesi ile ortaya çıkacaktır.
Somut olayda, davacı ... ve davalı ... 2010 yılından beri ayrı yaşamakta olup 2010 yılında davacı lehine tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Davalı ... tarafından 2011 yılında açılan boşanma davası reddedilmiştir. Son olarak davacı tarafından ... Aile Mahkemesinin 2013/17 Esas sayılı dosyasından, davacı tarafından davalı ... aleyhine boşanma, maddi ve manevi tazminat ile nafaka istenilmiş ve yargılama devam etmektedir. Satış ise bu olaylardan sonra 08.03.2012 tarihinde davalı ..."nin gayri resmi ilişkisi sabit olan Aslı"ya yapılmıştır.
Mahkemece, davacının mali haklarının talep edildiği dolayısı ile alacaklı olabileceği ... Aile Mahkemesinin 2013/17 Esas sayılı dosyasının sonuçlanması beklendikten sonra hasıl olacak duruma göre bir karar vermek yerine yazılı gerekçelerle davanın reddi usul ve yasaya aykırı bulunmuş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 10/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.