Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 1415 parsel sayılı 820 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle A.. Y.. adına tespit ve 10.02.1967 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Davacılar R. T. ve müşterekleri, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak gerçekte mevcut olmayan A.. Y.. adına kayıtlı tapu kaydının iptali ve adlarına tescili istemiyle 11.10.2013 tarihinde dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davanın 3402 sayılı Yasa"nın 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun değildir. Davacılar, çekişmeli 1415 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki olarak görünen A. oğlu A.. Y.. isimli şahsın gerçekte mevcut olmadığını iddia ettiklerine ve kadastro sonrası zilyetliğe de dayanarak dava açtıklarına göre; dava, TMK"nın 713/2. maddesine de dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava, kadastro öncesi nedene dayanmayıp TMK"nın 713/2. maddesinden kaynaklanmış olduğuna göre olayda, 3402 sayılı Yasa"nın 12/3. maddesinin uygulama yeri bulunmamakta olup; mahkemenin kararı isabetsizdir. Diğer taraftan, komşu 1413 parsel sayılı taşınmaz da bu şahıs adına kayıtlı iken dava dışı Osman oğlu A. K. mirasçıları tarafından açılan tapuda isim tashihi davasında yapılan araştırmada gerçekte böyle bir şahsın olmadığı sonucuna ulaşılarak, Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 13.12.2011 tarih, 2010/538 Esas ve 2011/894 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karar temyiz edilmeksizin 20.02.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Hal böyle olunca; mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle Hazine kayyım sıfatıyla davaya dahil edilmeli; bundan sonra kayıt maliki Abbas oğlu A.. Y.. isimli şahsın gerçekte var olup olmadığı, kadastro tutanağında yazılı vergi kaydı da getirtilmek suretiyle dikkatli şekilde araştırılmalı; böyle bir kişinin var olduğunun anlaşılması halinde sağ ise kendisi, ölü ise mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Tapu kayıt maliki olarak adı yazılı kişinin gerçekte var olduğunun anlaşılması halinde, tapulu yerlerde kadastrodan sonraki zilyetliğe değer verilemeyeceği ve 3402 sayılı Yasa"nın 12/3. maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle kadastro öncesi zilyetliğe de dayanılamayacağı göz önünde tutularak dava reddedilmeli; bu kişinin gerçekte mevcut olmadığının anlaşılması halinde ise 4721 sayılı TMK"nın 713/2. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yöntemince araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.