17. Hukuk Dairesi 2014/5118 E. , 2015/11878 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... San.ve Tic.AŞ."nin amme alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla üzerinde fabrika bulunan taşınmazını 10.10.2005 tarihinde davalı ... San.ve Tic.Paz.Ltd.Şti"ne sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu savunma yapmamıştır.
Davalı ... San.ve Tic.Paz.Ltd.Şti. Vekili, taşınmazın bulunduğu yer itibarıyla ... Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu taşınmazı müvekkiline ait taşınmazın yan parseli olması nedeniyle 1.350.00 TL bedelle aldıklarını, daha sonra dava dışı şirkete kiraladıklarını, kira ile ilgili itilaflar nedeniyle açılan davaların devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunmadığı, davacının muvazaa iddiasını kesin ve inandırıcı olarak ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6183 Sayılı AATUHK"nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Aynı Yasanın 30 maddesi gereğince borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir
kısmının veya tamamının tahsile imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muameleler tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğu, 6183 sayılı Kanunun 30.maddesinde kötüniyet karinelerine yer verilmediğinden (hüküm bulunmadığından) kıyasen uygulanan İİK"nun 280/3 maddesininde de, ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdıyle hareket ettiği kabul olunur, bu karine ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir hükmünü içermektedir.
Somut olayda davalı borçlu ile 3.kişi ... San ve Tic.Paz.Ltd.Şti"nin aynı sektörde ve yan yana fabrikalarda faaliyet gösterdikleri anlaşıldığından dava konusu 10.10.2005 tarihli tasarrufun 6183 Sayılı AATUHK"nun 30.maddesi gereğince, ayrıca dava konusu taşınmaz üzerindeki fabrika binası ve teferruatları ile birlikte satılmış olduğundan ticari işletme devri mahiyetinde olması nedeniyle kıyasen İİK"nun 280/3 maddesi gereğince iptale tabi olduğu gözönüne alınarak davacının tasarruf tarihine kadar olan alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu 10.10.2005 tarihli tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de; 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı Yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarı maktu olarak belirlenir”. hükmünü içermektedir. Somut olayda kendisini vekille temsil ettiren davalı ... Ltd.Şti. yararına anılan yasal değişiklik gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nisbi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 10/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.