22. Hukuk Dairesi 2018/15751 E. , 2019/3099 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 12/02/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ...ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 30/06/2015 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece bozma ilamından önce tesis edilen hükümde, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hesaplamasında, sadece 24/10/2002-27/09/2004 tarihleri arasındaki çalışma dönemi esas alınmıştır. Dairemizin 30/06/2015 tarihli bozma ilamında, gerek kabule konu çalışma dönemine gerekse de diğer çalışma dönemlerine yönelik bozma sebeplerine yer verilmiştir.
Bozmadan sonraki hükümde ise, istifa dilekçesinin geçerli olduğu kabul edilerek 24/10/2002-27/09/2004 tarihleri arasındaki çalışma dönemi hesaptan dışlanmıştır. Yapılan değerlendirme sonucunda, davacının hesaba esas alınması gerekli çalışma dönemlerinin, 11/06/1979 - 19/10/1981; 17/06/1983 - 31/07/1992; 21/04/1993 - 31/08/1994; 06/05/2007 - 05/11/2010 tarihleri arasında olduğu kabul edilmiş ve buna bağlı olarak belirlenen toplam süre ile yeni ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılmıştır. Ne var ki bu kez de, 1994 yılında sona eren çalışma dönemi ile 2007 yılında başlayan dönem arasında on yıllık sürenin geçtiği ve davalının zamanaşımı savunmasının mevcut olduğu hususları gözden kaçırılmıştır.
Diğer taraftan, 06/05/2007-05/11/2010 tarihleri arasındaki çalışma dönemi bakımından, davalı vekili, 31/07/2008 tarihinde davacıya avans mahiyetinde 2.278,83 ABD Doları tutarında kıdem tazminatının banka kanalıyla ödendiğini ileri sürmüştür. Bu halde, dosyaya daha önce bildirilmiş banka hesap numarası da dikkate alınarak, banka hesabı dökümlerinin celp edilerek incelenmesi gerekli olup, bu yönde bir işlem yapılmaması da hatalıdır.
Anılan sebeplerle, kabule konu 1994 yılında sona eren çalışma dönemi ile 2007 yılında başlayan dönem arasında on yıllık sürenin geçtiği ve davalının zamanaşımı savunmasının mevcut olduğu dikkate alındığında; kıdem tazminatının ve ihbar tazminatının sadece 06/05/2007-05/11/2010 tarihleri arasındaki çalışma dönemi için hesaplanması; ayrıca banka hesabı dökümlerinin celp edilerek yukarıdaki paragrafta bahsi geçen avans mahiyetinde kıdem tazminatı ödemesinin bulunup bulunmadığının incelenmesi gereklidir.
3-Davacının son ücretinin net 2.150,00 ABD Doları olduğunun kabul edilmesi yerinde ise de; bilinen net ücretten bilinmeyen brüt ücretin nasıl tespit edildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda denetime açık bir şekilde gösterilmemiştir. Ayrıca şu husus da belirtilmelidir ki, yurt dışında çalışan işçinin, yurt içinde çalışan işçiler gibi brüt ücretinin belirlenmesi mümkün değildir. Bu noktada özellikle davacı işçinin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 86. maddesinde düzenlenen topluluk sigortasından yararlanıp yararlanmadığı ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 6. madde hükümleri de dikkate alınarak isteğe bağlı sigortalılık durumunun ne olduğu belirleyici olacaktır. Mahkemece, bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan davacının brüt ücretinin tespit edilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.