4. Ceza Dairesi 2018/3214 E. , 2018/19260 K.
"İçtihat Metni"
Birden fazla kişi ile tehdit suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-c, 43/2 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin 08/03/2016 tarihli ve 2015/208 esas, 2016/82 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 26/04/2018 gün ve 94660652-105-35-4025-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/05/2018 gün ve 2018/37138 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, müştekiler ... ile ..."in evli oldukları ve 28/04/2014 tarihinde müştekilerin ortak konutları önünde meydana gelen olayda, sanıklardan ... ile müştekiler arasındaki husumet nedeniyle sanık ..."ın müştekilere hitaben evlerinin önünden bağırarak tehdit ve hakarette bulunmaya başladıktan yaklaşık 10 dakika sonra sanık ..."nin olay yerine geldiği ve olay sebebiyle alınan savunmasında, müştekilerin evlerinin oradan geçerken kalabalık görmesi üzerine olay yerine geldiğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan ettiği görülmekle; savunmanın aksine sanığın üzerine atılı tehdit suçunu işlediği hususunda tanıklar ... ve ..."ın bir beyanda bulunmadıkları gibi, müştekilerin de olay sebebiyle alınan beyanlarında sanık ..."nin atılı suçu işlediği hususunda bir görgülerinin olmadığını, herhangi bir tehdit sözü duymadıklarını ifade etmeleri karşısında, sanığın cezalandırılmasına elverişli her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığından bahisle beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Birden fazla kişi ile tehdit suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-c, 43/2 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin 08/03/2016 tarihli ve 2015/208 esas, 2016/82 sayılı kararının, dosya kapsamına göre, müştekiler ... ile ..."in evli oldukları ve 28/04/2014 tarihinde müştekilerin ortak konutları önünde meydana gelen olayda, sanıklardan ... ile müştekiler arasındaki husumet nedeniyle sanık ..."ın müştekilere hitaben evlerinin önünden bağırarak tehdit ve hakarette bulunmaya başladıktan yaklaşık 10 dakika sonra sanık ..."nin olay yerine geldiği ve olay sebebiyle alınan savunmasında, müştekilerin evlerinin oradan geçerken kalabalık görmesi
üzerine olay yerine geldiğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan ettiği görülmekle; savunmanın aksine sanığın üzerine atılı tehdit suçunu işlediği hususunda tanıklar ... ve ..."ın bir beyanda bulunmadıkları gibi, müştekilerin de olay sebebiyle alınan beyanlarında sanık ..."nin atılı suçu işlediği hususunda bir görgülerinin olmadığını, herhangi bir tehdit sözü duymadıklarını ifade etmeleri karşısında, sanığın cezalandırılmasına elverişli her türlü şüpheden uzak delil bulunmadığından bahisle beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Birden fazla kişi ile tehdit suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/2-c, 43/2 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin 08/03/2016 tarihli ve 2015/208 esas, 2016/82 sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... ve inceleme dışı sanıklar hakkında kamu davasının açıldığı, iddianamede sanık ..."ın TCK"nın 106/2-a-c, 43/2, 151/1 maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılmasının talep edildiği, yargılama neticesinde sanık ..."ın TCK"nın 106/2-c, 43/2 ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın Kınık ilçesinde bulunan mernis adresinde, okula gittiğinden bahisle babası imzasına 22/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, kararın 30/04/2016 tarihi itibariyle kesinleştirildiği, yargılamadan sonra dosyaya vekaletname ibraz eden sanık müdafiinin, 13/06/2016 tarihli dilekçesiyle eski hale getirme ve temyiz talebinde bulunduğu, dilekçede sanığın tebligat tarihinde Muğla"da üniversite öğrencisi olduğunu, Muğla"da kendi evinde kaldığını, tebligatta yer alan okula gittiğine ilişkin şerhin sanığın akşam eve dönecekmiş izlenimini verdiğini ancak sanığın tebligat tarihinde ilçede olmadığını, sanığın hakkındaki karardan infaz aşamasında 10/06/2016 tarihinde tebliğ edilen davetnameyle haberdar olduğunu belirttiği, Kınık Asliye Ceza Mahkemesi"nin 05/12/2016 tarihli ve 2015/208 esas, 2016/82 sayılı ek kararıyla sanık müdafiinin eski hale getirme talebinin temyiz süresinin kaçırılmasına ilişkin bulunduğundan, inceleme yetkisinin Yargıtay"a ait olduğu gerekçesiyle incelenmek üzere Yargıtay"a gönderilmesine karar verildiği, sanık müdafiinin dilekçesinin ve ek kararının, inceleme dışı sanıkların temyiz talepleriyle birlikte değerlendirilmek üzere müzekkereyle Dairemize gönderildiği, Dairemizin 16/10/2018 tarihli ve 2018/4994 esas, 2018/17459 sayılı kararıyla inceleme dışı diğer sanıklar ile incelemeye konu sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan hükümlerin bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık ... müdafiinin, kanun yararına bozmaya konu edilen hükme ilişkin olarak 13/06/2016 tarihli dilekçesiyle eski hale getirme ve temyiz talebinde bulunması, mahkemece bu talebin incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi, Dairemizin 16/10/2018 tarihli ve 2018/4994 esas, 2018/17459 sayılı kararıyla sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan hükmün bozulması, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında, Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin 08/03/2016 tarihli ve 2015/208 esas, 2016/82 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden bozma isteminin, CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE, sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4 maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 08/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.