Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2019/1846
Karar No: 2021/557
Karar Tarihi: 22.03.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/1846 Esas 2021/557 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1846
Karar No : 2021/557

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 18/03/2019 tarih ve E:2016/11238, K:2019/1280 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 04/02/2015 tarih ve 29257 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yükseköğretim Üst Kuruluşları ile Yükseköğretim Kurumları Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi ve 5. maddesinin 3. fıkrasındaki eksik düzenlemenin, 2. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen "ilgilinin başvuruda bulunduğu kadroya ilişkin" ibaresinin, 3. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 7. maddesinin (ı) ve (i) bentlerine eklenen 3 numaralı alt bentlerin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 18/03/2019 tarih ve E:2016/11238, K:2019/1280 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 124.; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 3.; 18/04/1999 tarih ve 23670 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin 1., 2., 6. ve 15.; 12/04/2014 tarih ve 28970 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yükseköğretim Üst Kuruluşları ile Yükseköğretim Kurumları Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nin 5., 6. ve 7. madde hükümlerinin dava tarihinde yürürlükte bulunan hâllerine yer verildikten sonra,
İdarelerin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri gibi kamu hizmetinin daha etkin ve verimli yürütülmesi amacıyla yönetmelikte değişiklikler de yapabileceği, yönetmeliklerin Anayasa, yasa, tüzük ve hukukun genel ilkelerine aykırı hükümler içermemesi ve öngörülen biçim ve yetki koşullarına uyularak çıkarılması dışında, söz konusu düzenleme yetkisinin kullanılmasına kamu hukuku yönünden herhangi bir engel bulunmadığı;
657 sayılı Kanun'un, Devlet memurluğunu bir meslek olarak kabul ettiği ve bunlara sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlanmasını, sınıflar içinde ilerleme ve yükselme istemlerinin liyakat sistemine dayandırılmasını öngördüğü, bu iki ilkenin temelinde, objektif kurallar çerçevesinde işin ehline verilmesi ve hak etme kavramı yattığı, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesinin de, hizmetin yetişmiş, ehil kamu görevlilerince yerine getirilmesinden geçeceği,
Görevde yükselme usul ve esaslarının, Genel Yönetmelik ile ve bu Yönetmeliğe dayanılarak yürürlüğe konulan kurum yönetmelikleri ile düzenlenmesindeki amacın, personelin önceden belirlenmiş somut ve objektif kurallara göre hangi kadro ve pozisyonlar için görevde yükselmeye tabi olduğunu, bu kadro ve pozisyonlar için hangi koşulların arandığını bilmesini ve buna göre kendisini hazırlamasını sağlamak olduğu,
Kamu hizmetinin etkin ve verimli şekilde yürütülebilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlü olan idarelere memurların üst görevlere yükselmesini belirli koşullara bağlama konusunda, üst hukuk normlarına, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olmamak üzere takdir yetkisi tanındığı anlaşılmakla; Yönetmeliğin “Görev Grupları” başlıklı 5. maddesinin 2. fıkrasının "e) Yardımcı Hizmetler Grubu" içerisinde yer verilen "İtfaiyeci" kadrosuna, "d) İdari Hizmetleri Grubu" içerisinde yer verilmemesinin ve Yönetmeliğin 5. maddesinin “Unvan Değişikliğine Tabi Kadroları” belirleyen 3. fıkrasında “Teknik Öğretmen” unvanına yer verilmemesinin eksik düzenleme teşkil etmediği sonucuna varılmış ve Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen "ilgilinin başvuruda bulunduğu kadroya ilişkin" ibaresi ile sadece başvurulan kadro için belirlenen alt görevlerde 3 yıl çalışmış olmak şartı getirilmesi ve Yönetmeliğin 7. maddesinin (ı) ve (i) bentlerine 3 numaralı alt bentler eklenerek, şoför ve koruma-güvenlik görevlisi kadrolarına atanabilmek için 5. maddenin 2. fıkrasının (e) bendinin (1) nolu alt bendinde sayılan “yardımcı hizmetler kadrolarında” çalışıyor olmak şartının getirilmesi yolundaki düzenlemelerde üst hukuk normlarına, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 14/08/2013 tarih ve 28735 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşme'nin İkinci Kısım Birinci Bölümünün 18. maddesinde, itfaiyeci kadrolarında bulunanların hizmet sınıfının GİH olarak belirlenmesine rağmen dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinde itfaiyeci kadrolarına yer verilmemesinin ve mevzuat uyarınca, Teknik Eğitim Fakültesi mezunu teknik öğretmenlerin öncelikle uygulama ağırlıklı teknik eleman olduğundan, Yönetmeliğin “görev grupları” başlıklı 5'inci maddesinin 3. fıkrasında geçen “unvan değişikliğine tabi kadrolar” arasında sayılmamış olmasının eksik düzenleme teşkil ettiği; Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen “... ilgilinin başvuruda bulunduğu kadroya ilişkin...” ibaresiyle söz konusu kadrolara atanmak üzere başvuruda bulunabilecek kadroların kısıtlandığı, görevde yükselmeye tabi kadrolara objektif kurallar çerçevesinde atama yapılmasının engellendiği ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu; koruma ve güvenlik görevlisi ve şoför kadrolarına atabilmek için Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendinin (1) nolu alt bendinde sayılan kadrolardan birinde çalışıyor olma şartının, tüm yardımcı hizmetler kadrolarının yönetmelikte sayılmaması karşısında eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, yardımcı hizmetler sınıfında olan “İtfaiyeci” kadrosuna, Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendinde “Yardımcı Hizmetler Grubu” içinde yer verildiğinden, eksik düzenlemenin söz konusu olmadığı, Yönetmeliğin 5. maddesinin 3. fıkrasında “Öğretmen” kadrosuna yer verildiği, yükseköğretim kurumlarında bulunmayan “Teknik Öğretmen” kadrosuna yer verilmemesinin eksik düzenleme teşkil etmediği; Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen ibare ile başvuruların kısıtlanmasının söz konusu olmadığı; şoför ve koruma-güvenlik görevlisi kadrolarına hangi alt görevlerden başvuru yapılabileceği hususundaki eksikliğin giderilmesi amacıyla 7. maddenin (ı) ve (i) bentlerine 3 numaralı alt bentlerin eklendiği, bu suretle hükümlerin daha net ve anlaşılır hale getirildiği belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 18/03/2019 tarih ve E:2016/11238, K:2019/1280 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 22/03/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY
X- Anayasa'nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinde, "...Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır..." hükmü yer almış,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemlerin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime tabi tutulacağı vurgulanmış; 24. maddesinde ise, kararda bulunacak hususlar sıralanarak (e) bendinde kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin ve hükmün kararda belirtileceği kuralına yer verilmiştir.
Anayasa'nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ve 24. maddesi dikkate alındığında, idari yargı yerlerince idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetime tabi tutularak incelenmesi ve kararların gerekçeli olarak yazılarak dayandığı hukuki sebepler ile hükmün kararlarda belirtilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında sıklıkla değinilen Anayasa'nın 36. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak bu maddede gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nin birçok kararında yer almıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Anayasa Mahkemesi, Abdullah Topçu, B. No:2014/8868, 19/4/2017, p. 75).
Bu bağlamda, AİHM içtihatlarına göre, genel olarak her bir karar açık, konuyla ilgili herkesin, mahkemenin neden belirli bir kararı verdiğini anlamasına imkan verecek şekilde olmalıdır (AİHM, Seryavin ve diğerleri/Ukrayna p.57-61).
Mahkeme kararlarının, hüküm fıkrası ve hükmün dayandığı gerekçe ile bir bütün olduğu, gerekçesiz karar verilmesinin mümkün olmadığı açık olduğuna göre, gerekçenin hem temyiz incelemesini yapacak merci açısından, hem de kararı uygulayacak olan idare açısından yeterli açıklıkta olması gerektiğinde kuşku yoktur.
Yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin yargılama sürecinin sonunda ulaştığı "sonuç"tur. Gerekçe, yargıcın çözümlemek durumunda olduğu uyuşmazlığa uygulanması gereken soyut hukuk kuralının saptanmasında, yorumlanmasında ve tüm ayrıntılarıyla ortaya konulup nitelendirilen maddi olaya uygulanmasında izlemiş olduğu yöntemi gösteren ve bu özelliği sebebiyle, yargılamanın nesnelliği ile varılan yargının doğruluğu konusunda davanın taraflarına güven, üst yargı yerine de denetleme olanağı veren açıklamadır.
Bu durumda, davaya konu idari işlemin hukuka uygunluk denetimini yapmakla görevli idari yargı merciince, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde sayılan unsurlar yönünden, işlemin hukuka aykırı olup olmadığına dair yargısal denetim yapılması ve bu denetim sonucunda varılan kararın gerekçeli olarak ortaya konulması gerekmekte iken, temyizen incelenen Daire kararında, davacının iddia ve taleplerine yönelik olarak ilgili mevzuatın yorumu ve iptali istenen düzenlemelerin hukuka uygunluk denetimi yapılmaksızın, yani uyuşmazlıkla ilgili herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin davanın reddine karar verilmiş olduğundan, temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi