20. Hukuk Dairesi 2011/11202 E. , 2012/169 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını belirterek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğu iddiasıyla çekişmeli taşınmazın Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, dava dilekçesinde sınırları yazılı 12/03/2009 tarihli krokide (B) ile gösterilen 2940,85 m²’lik bölüm yönünden davacı gerçek kişinin davasının reddine, aynı krokide (A) ile gösterilen 7504,85 m²’lik bölüm yönünden ise kabulüne ve bu bölümün davacı gerçek kişi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili tarafından krokide (B) ile gösterilen bölüme, davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından ise krokide (A) ile gösterilen bölüme yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1953 yılında ilan edilerek 1954 yılında kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Çekişmeli taşınmaz 11/12/1958 tarihinde kesinleşen genel arazi kadastrosu sırasında fundalık niteliği ile tespit dışı bırakılmıştır.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve özellikle keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın krokide (B) ile gösterilen bölümünün % 25-30 eğimli, çalılık ve fundalık niteliğinde eylemli biçimde orman olduğu saptandığına göre, davacı gerçek kişi vekilinin taşınmazın krokide (B) ile gösterilen 2940,85 m²’lik bölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı Hazine ve Orman Yönetiminin kabule konu çekişmeli taşınmazın krokide (A) ile gösterilen 7504,85 m²’lik bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, krokide (A) ile gösterilen bölümün, orman sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek, taşınmazın bu bölümünün davacı adına tesciline karar verilmiş ise de; delillerin takdirinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; hükme esas alınan uzman orman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın doğal eğiminin % 15-20 olduğu, 1954 yılında seri bazda yapılan orman kadastrosu sınırları dışında kaldığı, 1958 yılında yapılan arazi kadastrosunda ise paftasına fundalık yazılarak tapulama harici bırakıldığı bildirilmiştir.
Yüksek eğimli funda ve makilerle kaplı alanlar orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle 6831 sayılı Yasanın 1/J maddesi kapsamı dışında aynı yasanın 1/1. maddesi gereğince orman sayılan yerdir. 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/p maddesinde "Üzerindeki bitki formasyonu ile taşkınları, şiddetli yağış sonrası oluşan zararlı akışları, toprak erozyonu, toprağın strüktür ve tekstürünün, bozulmasını önleyici, su verimini artırıcı etkisi bulunan ve eğimi yüzde on ikiden fazla olan yerlerin orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyacağı." şeklinde tanımlanmış ve yine aynı yönetmeliğin "Devlet Ormanı Olarak Sınırlandırılacak Yerler" başlığını taşıyan 26/j maddesinde "Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanların Devlet Ormanı olarak sınırlandırılacağını" aynı maddenin 2. fıkrasında "Orman rejimine girmiş olan bu gibi yerlerin komisyonlarca herhangi bir
nedenle sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı" öngörülmüştür.
Taşınmazın bulunduğu yerde 1954 yılında kesinleşen orman kadastrosunun seri bazında yapıldığı ve seri dışında kalan taşınmazlar yönünden orman kadastro komisyonunca inceleme yapılmadığından, kesinleşmiş orman kadastrosundan da söz edilemez. 6831 sayılı Yasanın 1/j maddesinin karşı kavramından maki ve fundalıklarla örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerlerin orman sayılan yerlerden olduğu hukuken ve bilimsel olarak orman sayılacağına dair, H.G.K.nun 15/11/2000 gün ve 2000/20-1663/1694 ve 14/03/2001 gün 2001/20-214-239 ve 02/05/2007 gün 2007/20-237-237 sayılı kararında ve 20. Hukuk Dairesinin konu ile ilgili tüm kararlarında ve 15/07/2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/P ve 26/j maddeleri gereğince eğimi % 12"nin üzerinde olan maki ve fundalıklarla örtülü yerlerin orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyacağından ve bu tür yerlerin orman sayılacağı gözetildiğinde tescil davasına konu edilen ve bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen taşınmaz zilyetlikle kazanılacak yerlerden değildir.
Ayrıca davacı gerçek kişinin bu davaya konu krokide (A) ile gösterilen bölümü 1992 yılında da tescil davasına konu yaptığı, Karacasu Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/10/1994 tarih 1992/115 – 1994/219 sayılı kararında davacının dava ettiği iş bu davaya konu yer hakkında mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği ve davacı gerçek kişinin de sözü edilen bu kararı temyiz etmediği anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 713 üncü maddesinin 1 ve 2’nci fıkraları gereğince açılan tescil davası ile ilgili olarak aynı yerle ilgili olarak açılan 2’nci davanın olumlu sonuçlanabilmesi için, ilk kararın kesinleşmesinden itibaren taşınmaz üzerindeki zilyetliğin davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla yeniden 20 (yirmi) yıl sürmesi gerekmektedir. Davacı kişi 1992 yılında açtığı dava ile dava konusu taşınmazı nizalı hale getirmiştir ve taşınmazın niza konusu olduğu dava 1994 yılında kesinleşmiştir. Açılan 2’nci davanın ise, ilk kararın kesinleşmesinden itibaren 20 yıllık süre dolmadan açıldığı, dava açılmasının doğal sonucu olarak tescil davasının açıldığı tarihten, ilk kararın kesinleşmesi tarihine kadar geçen zilyetlik süresi dava konusu olduğundan sonra açılan tescil davasına eklenemeyecektir. Bir başka anlatımla davanın kesinleşmesinden itibaren yeniden 20 yıllık sürenin dolmuş olması gerekecektir. (BK. Md.135) YİBGK"nın 19.01.2007 gün E: 2005/1, K: 2007/1 sayılı kararı da dikkate alındığında önceki dava, süren zilyetliği kesmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere çekişmeli taşınmazın krokide (A) ile gösterilen bölümü hem yüksek eğimli funda ve makilerle kaplı orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle orman sayılan yerlerden olması, hem de davacının dava konusu taşınmazı daha önce niza konusu yapması ve önceki davanın kesinleşmesinden itibaren 20 yıllık zilyetlik süresinin de dolmaması hususları gözetilerek davacı gerçek kişinin krokide (A) ile gösterilen 7504,85 m²’lik taşınmaz bölümüne yönelik davasının reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişi vekilinin krokide (B) ile gösterilen 2940,85 m²’lik bölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddi ile çekişmeli taşınmazın krokide (B) ile gösterilen bölümüne yönelik hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,
2) 2. bentte açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile krokide (A) ile gösterilen 7504,85 m²’lik bölüme yönelik hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 16/01/2012 günü oybirliği ile karar verildi.