17. Hukuk Dairesi 2019/460 E. , 2020/3352 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kasko poliçesinden kaynaklanan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen yerel mahkeme kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararın Yargıtayca incelenmesi süresi içinde davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacıya ait davalının kasko sigorta poliçesi ile sigortacısı olduğu aracın 11/10/2015 günü meydana gelen trafik kazası sebebiyle hasar gördüğünü, kaza nedeniyle 48.612,92 TL hasar meydana geldiğini, ancak meydana gelen hasarın zabıt ile uyumlu olmaması nedeniyle karşılanamayacağının bildirildiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL hasar bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecen en yüksek ticari-reeskont faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili; 22.08.2016 tarihli dilekçe ile dava değerini 60.000,00 TL olarak ıslah etmiş, temerrüt tarihi olan 16.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2017 tarih ve 2015/1590-2017/790 sayılı ilamında toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, 20.11.2017 tarihli beyanın kendi içerisinde çelişkili muvafakat beyanı olarak değerlendirilerek şartlı muvafakatın geçerli bir muvafakat olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davacının aktif dava ehliyeti olmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nce davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
TTK"nun 1456/1. maddesinde "Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder" düzenlemesine; 1456/2. maddesinde ise "Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir" düzenlemesine yer verilmiştir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesi uyarınca, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatının alınması gereklidir.
Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain ve mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına sahip olur. Öncelikle talep hakkının rehin hakkı sahibinde olması, yani sigorta bedelinin rehin hakkı sahibine ödenmesi gerektiği durumda, rehin hakkı sahibinin muvafakatinin bulunması halinde sigortalıya sigorta
bedeli ödenebilir. Bu durumda dava açma hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibinde olduğundan bir dava şartı olarak aktif dava ehliyeti olan davacı sıfatının da rehin hakkı sahibinde olduğu, buna karşın daini mürtehinin muvafakati halinde bu şartın yerine getirilmiş sayılacağı Dairemiz yerleşik içtihatları ile de ortaya konulmuştur.
Dosya kapsamındaki poliçe incelendiğinde ihbar olunan ... Finansman A.Ş."nin dain-i mürtehin sıfatının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacıya ait aracın trafik kaydında dain ve mürtehin sıfatı bulunan dava dışı ... Tüketici Finansman A.Ş."nin tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatı olup olmadığı hususu ilk derece mahkemesi tarafından araştırılmıştır.
... Finansman A.Ş. vekili 27/12/2016 günlü duruşmada "dava sonucunda hükmedilecek 60.000,00 TL"nin müvekkiline ödenmesi kaydıyla davaya muvafakat ettiklerini" bildirmiş, buna karşın 20/11/2017 tarihli dilekçelerinde ise "davaya kayıtsız ve şartsız olarak muvafakat ettiklerini, dava konusu 06 AT 8874 plakalı araç üzerindeki rehin hakları ve İstanbul 7. İcra Müdürlüğü"nün 2016/1296 sayılı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerinin devam etmekte olup her türlü alacak haklarını saklı tuttuklarını" bildirdiği görülmüştür.
İlk derece mahkemesince ihbar olunan vekilinin 20/11/2017 tarihli beyanlarının kendi içerisinde çelişkili muvafakat beyanı olduğu değerlendirilerek muvafakatın şartlı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davacının aktif dava ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da davacının açtığı davaya kayıtsız şartsız muvafakat verilmediğinden, ilk derece mahkemesince davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle red kararı vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Hal böyleyken, ihbar olunan daini-i mürtehin ... Finansman A.Ş.’nin 27/12/2016 günlü duruşmadan sonraki bir tarih olan 20/11/2017 tarihli davaya muvafakatlarını bildiren açık beyanlarına rağmen, ... Finansman A.Ş.’nin davacıya karşı alacaklı olduğunu belirtmesinin şartlı muafakat olarak değerlendirmesi yerinde olmadığından işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Kaldı ki, ... Finansman A.Ş."nin dava konusu 06 AT 8874 plakalı araç üzerindeki rehin hakkına istinaden başlatığı İstanbul 7. İcra Müdürlüğü"nün 2016/1296 sayılı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip sonucunda aracın satıldığı anlaşılmakla bu suretle poliçe teminatı üzerinde hakkı kalmayan ... Finansman A.Ş."nin şartlı muvafakat beyanınına da itibar edilerek davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 10/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.