Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2028
Karar No: 2021/565
Karar Tarihi: 22.03.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2028 Esas 2021/565 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2028
Karar No : 2021/565

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Birliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 22/11/2019 tarih ve E:2019/7020, K:2019/8580 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan "2013/11 sayılı Genelge" konulu 03/07/2015 tarih ve 2015/19 sayılı Genelge'nin "1.18-Özel sağlık hizmeti sunucularında görev yapan hekimler" başlıklı bölümünün (a) bendinin ikinci paragrafının, (b), (c), (d) bentlerinin, (f) bendinin birinci paragrafının ve (g) bendinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 22/11/2019 tarih ve E:2019/7020, K:2019/8580 sayılı kararıyla;
Davanın süresinde açılmadığı ve davacının dava açmakta menfaatinin bulunmadığı yönündeki davalı idare itirazlarının yerinde görülmediği belirtilerek;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. maddesi ile anılan Kanuna, 23/04/2015 tarih ve 29335 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6645 sayılı Kanun’un 49. maddesi ile eklenen Ek 10. maddesi hükümlerine yer verilerek;
Ek. 10 maddenin gerekçesinde; hekimlerin serbest meslek makbuzu veya fatura karşılığında özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri halinde, sigortalılık statüsü ile ilgili olarak yaşanan tereddütlerin ortadan kaldırılmasının amaçlandığı ve söz konusu hekimlerin sözleşmelerinde aksi bir hüküm bulunmadıkça 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılmalarının kabul edildiğinin belirtildiği;
Anılan maddenin yürürlüğe girmesini müteakip Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğünce dava konusu Genelge'nin hazırlandığı;
2015/19 sayılı Genelge'nin "1.18-Özel sağlık hizmeti sunucularında görev yapan hekimler" başlıklı bölümünün dava konusu (a) bendinin ikinci paragrafı incelendiğinde;
Dayanak Kanun hükmü gerekçesi ile birlikte yorumlandığında; Kanun maddesi ile, serbest meslek makbuzu veya fatura karşılığında özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitesi hastanelerine ait sağlık kuruluşlarında hizmet veren hekimlerin sigortalılık statülerinde yaşanan tereddütlerin ortadan kaldırılmasının amaçlandığı, uygulamada yaşanan bu tereddüdün giderilebilmesi için hekimlerin sözleşmelerine bakılmasının ve burada aksi bir hüküm yoksa 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılmalarının kabul edildiği, Ek 10. maddenin açıklanmasından ibaret olduğu;
Genelge'nin dava konusu (b) bendi incelendiğinde;
6645 sayılı Kanun'un yayımından önce yapılan sözleşmelerde herhangi bir hüküm bulunmamakla birlikte çalışmalar 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında bildirilmiş ise, bu bildirimlerin aynı Kanun'un Ek 10. maddesinin yayımlandığı tarihe kadar olan kısımlarının geçerli kabul edileceği, bu tarihten itibaren ise (b) bendi kapsamında yeniden sigortalılık başlatılacağı belirtilerek, 6645 sayılı Kanun'un yayım tarihinden önce yapılan bildirimlerin korunduğu ve dayanağı Kanun'a uygun olduğu;
Genelge'nin dava konusu (c) bendi incelendiğinde;
Dava konusu düzenleme ile; 6645 sayılı Kanun'un yayımından önce yapılmış sözleşmelerde hüküm bulunmamakla birlikte 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılığı başlatılmış olanların, bu çalışmalarının Kurum denetim elemanlarınca yapılan denetimler neticesinde (a) bendi kapsamında olduklarına karar verilenlerin bu çalışmalarının en çok Kanun'un yayımı tarihine kadar olan kısmının (a) bendi kapsamında sayılacağı, buna göre de (b) bendi kapsamındaki çalışmaların belirleneceği yönünde uygulamaya yön gösterildiği ve şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimlerin özel sağlık hizmeti sunucuları bünyesindeki hizmetleri bakımından sigortalılık statülerinin nasıl belirleneceğini düzenleyen Kanun hükmüne aykırılık bulunmadığı;
Genelge'nin dava konusu (d) bendi incelendiğinde;
Hekimlerin 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (a) bendi kapsamında çalışmaları devam ederken, 6645 sayılı Kanun'un yayım tarihinden sonra hizmet alım sözleşmesi imzalamaları halinde, imzaladıkları bu sözleşmeye bakılacağı, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa çalışmalarının (b) bendi kapsamında değerlendirileceği yönündeki açıklamayı içeren dava konusu düzenemenin, 5510 sayılı Kanun'un Ek 10. maddesinde yer verilen sigortalılık statüsünün sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça (b) bendi kapsamında değerlendirileceği ana kuralına uygun olduğu;
Genelge'nin dava konusu (f) bendinin birinci paragrafı incelendiğinde;
Maddede, 6645 sayılı Kanun'un yayım tarihinden önce akdedilmiş olan, sözleşmelerinde 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında olduğuna dair hüküm bulunmayan hekimlerin, işten ayrılış bildirgelerinin verilmesi, aylık prim ve hizmet belgelerinin düzenlenmesi açısından (a) bendi kapsamındaki sigortalılıklarının sona ereceği günün 6645 sayılı Kanun'un yayımı tarihine uygun olarak belirlendiği, Kanun'a aykırı bir açıklama içermeyen düzenlemede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Genelge'nin dava konusu (g) bendinin birinci paragrafı incelendiğinde;
Anılan düzenleme ile 6645 sayılı Kanun'un yayım tarihinden önce, Kurum denetim elemanlarınca yapılan incelemelerde sigortalılık statüsünün belirlenmesine yönelik açık bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, denetim elemanlarının eksik inceleme ve araştırma ve yorum farklılıklarından kaynaklı uygulamaları sonucunda yaşanan mağduriyetlerin ve tereddütlerin giderilmesinin amaçlandığı;
Dava konusu Genelge maddelerinin, dayanağı Kanun hükmünü açıklayıcı mahiyette olduğu, düzenlemelerde, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 5510 sayılı Kanun'un Ek 10. maddesinin 2. fıkrasının ilk cümlesi ile asli görevi hekimlik hizmeti sunmak olan özel hastane ile hekim arasında alt işverenlik ilişkisi kurulmasının mümkün hale getirildiği, bu durumun Anayasa'nın 2. maddesinde güvence altına alınan hukuki güvenlik ve hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, yine alt işverenliğin sadece belli kişilere sağlanması ve ayrıcalık tanınması yönüyle Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesinin ihlal edildiği, ayrıca haklı bir nedene dayanmaksızın hekimin daha az güvenceli olan 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılmasının Anayasa'nın sosyal güvence hakkını düzenleyen 60. maddesine aykırı olduğu, bu nedenlerle hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği, diğer yandan dava konusu Genelge'de dayanağı Kanun hükmünü aşan ifadelere yer verildiği, maddelerde belirlenen 23/04/2015 tarihinin kanuni dayanağının bulunmadığı, denetim elemanlarının işlemleri etkisizleştirilerek incelemelerin geçmişe dönük yenilenmesine yol açılacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Genelge'nin dayanağı olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Ek 10. maddesinin 2. fıkrasının ilk cümlesinde yer alan "Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır." hükmünün kamu yararı değil kişi/kurum yararı amacı güttüğü, hukuk devleti ilkesinin bir göstergesi olan ‘kanunların genelliği’ ilkesinin, özel, aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen, belli bir kişiyi hedef almayan, aynı statüde olan herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kıldığı, kişilerin sigortalılık statülerinin sözleşme ile berlilenemeyeceği, bu nedenle hükmün, Anayasa'nın 2, 10 ve 60. maddelerine aykırı olduğu ve iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği; davanın esası yönünden ise, davacının temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra Üyeler … ve …'ın "dava konusu Genelge'nin dayanağı olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Ek 10. maddesinin 2. fıkrasının ilk cümlesinde yer alan 'Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır.' hükmünün, sözleşme ile tâbi olunacak sosyal güvenlik türünün belirlenemeyeceği, bu durumun Anayasa'nın 10. ve 60. maddelerine aykırı olduğu, hükmün iptali amacıyla itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği" yönündeki oyuna karşılık, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası oyçokluğu ile ciddi görülmeyerek işin esasının incelenmesine geçildi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 22/11/2019 tarih ve E:2019/7020, K:2019/8580 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 22/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi