(Kapatılan)13. Ceza Dairesi 2011/1387 E. , 2011/877 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, yalan beyanda bulunma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
1-Sanık ... hakkında ,yalan beyanda bulunmak suçundan kurulan hükmün yapılan temyiz incelemesinde ;
Sanık ..."ın eylemine uyan 765 sayılı TCK"nun 343/2 ile, 102/4, maddeleriyle 5237 sayılı TCK.nun 268/1. 66. maddeleri ayrı ayrı bir bütün olarak uygulanması sonucuna 765 sayılı TCK"nun 343/2 maddesi zaman aşımı yönünden sanık yararına bulunduğu ve sanığa atılı yalan beyanda bulunma suçunun gerektirdiği cezanın üst sınırına göre, hüküm tarihinden inceleme tarihine kadar 765 sayılı TCK"nun 102/4 maddesinde öngörülen 5 yıllık asli zamanaşımının gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
2- Sanıklar ... ve ... hakkında, hırsızlık suçundan kurulan hükmün yapılan temyiz incelemesinde ;
Suç tarihinde sabıkasız olan sanıklar hakkında belirlenen cezaların iki yıl ve daha az süreli olması karşısında; hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231.maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin değerlendirilmesi zorunluluğu,
Esaslı işlemlerin yapıldığı 19.11.2003 tarihli oturum tutanağının 1. sayfasının katip tarafından imzalanmaması suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 219/1. maddesine aykırı davranılması,
5271 sayılı CMK.nun 326/2. maddesi uyarınca birlikte işlenmiş suç nedeniyle mahkum edilmiş olan sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı, ortak yargılama giderlerinden de paylarına düşen miktarda eşit olarak sorumlu tutulmaları gerektiğinin düşünülmemesi, Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma cezasına hükmolunurken, 5237.s.k.nun ‘‘53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği halde tüm haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar ceza tayini
5237 sayılı TCK.nun 145. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı TCK.nun 522. maddesindeki “hafif” ve “pek hafif” ölçütleriyle her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, “değer azlığının” 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi ve olayın özelliği de gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçilebileceği ölçüde düşük miktarlar esas alınmak, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabileceği düşünülmeden, bu maddeye sevk amacının dışında yorumlar getirilerek cezadan indirim yapılması,
5237 sayılı Yasada cezaların toplanması düzenlenmediği, her bir suç için hükmolunan cezaların bir birinden bağımsız cezalar olduğu ve ayrı ayrı infazı gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde sanık ... hakkındaki cezaların toplanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son.maddesinin gözetilmesine 14 /09/ 2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.