19. Hukuk Dairesi 2018/4021 E. , 2020/654 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/449-2018/881
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın asıl alacak bakımından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, takip konusu feriler bakımından davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... "ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında akdolunan akaryakıt alım satım sözleşmesi kapsamında faturalara konu akaryakıtın davacı tarafından davalı şirkete satılarak teslim edilmesine rağmen bakiye borcun ödenmediğini, alacağın tahsili için girişilen takibin davalıların itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptaliyle, takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, taraflar arasındaki satım sözleşmesi uyarınca davacı yanın muaccel hale gelmiş bir alacağı bulunmadığını, sözleşmedeki kefaletin geçerli olmadığını, davacı yanın muaccel hale gelmeyen bir alacağa dayalı olarak kötüniyetle takip yaptığını savunarak davanın reddini ve %40 oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2012/14966 esas ve 2015/12190 karar ve 07.10.2015 tarihli ilamı ile “Her ne kadar yanlar arasında düzenlenen 29.06.2012 tarihli akaryakıt (motorin) alım satım sözleşmesinin 2.2. maddesinde mal bedeli ödemesine yönelik 60 günlük vade kararlaştırılmış ise de dosyaya delil olarak sunulan ve davalı tarafça davacıya gönderildiği iddia olunan iki adet sipariş formunda ödemelerin peşin olarak yapılacağı açıklanmış ve davacı da bu sipariş formu üzerine davalıya mal göndermiştir. Böylece belirtilen sipariş formu uyarınca yeni bir icap kabul şeklinde belirtilen sipariş formlarındaki mallar bakımından yanlar arasında peşin satıma dayalı yeni bir sözleşme oluştuğunun kabulü gerekir. Ne var ki davalı taraf sipariş formlarının altındaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını savunmuştur. Bu durumda mahkemece belirtilen bu savunma üzerinde durularak imza itirazı yönünde araştırma ve inceleme yapılarak, yukarıda anılan ilkeler de gözetilerek deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, taraflarca sipariş formlarının asılları dosyaya ibraz edilemediği, sipariş formlarının asılları bulunamadığından gerçekten var olup olmadıklarının tespit edilemediği, davalı şirketin davacıya icra takibinden sonra ödemede bulunduğundan borcunun bulunmadığı, böylelikle takip konusu asıl borcun takip tarihinden sonra ödendiği ancak buna rağmen davalı şirketin itiraz ettiği sipariş formlarının asıllarına ulaşılamadığından varlığı kanıtlanamadığı, tarafların haklılık durumuna göre her ne kadar davacının iddia ettiği sipariş formlarına ulaşılamamış ise de davalı şirketin dava açılmasına sebebiyet verdiği ve davalı şirketçe borcun da dava sona ermeden ödenmiş olduğu nazara alınarak davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle takip konusu asıl alacak yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, takibe konu feriler yönünden ise davanın reddine ve şartları oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında akdolunmuş akaryakıt alım satım sözleşmesi nedeniyle bakiye alacağın tahsili istemine ilişkin icra takibine itirazın iptaline yöneliktir. Mahkemece Dairemizin 07.10.2015 tarihli bozma ilamına uyulmuş, taraflardan bozma ilamında belirtilen sipariş formlarının asıllarının dosyaya ibraz edilmesi istenilmiş, ancak sipariş formlarının asılları dosyaya sunulmadığından sipariş formlarına göre alacağın muaccel olup olmadığı hususu tespit edilememiştir. Bu durumda taraflar arasında düzenlenen 29.06.2012 tarihli akaryakıt alım satım sözleşmesinin 2.2 maddesindeki ödemeye yönelik 60 günlük ödeme süresinin alacağın muacceliyet tarihinin tespiti açısından dikkate alınması gerekir. Dosya içerisindeki faturalardaki fatura tarihleri incelendiğinde en son faturanın 22.09.2012 tarihinde düzenlendiği, sözleşme uyarınca 60 günlük ödeme süresi fatura tarihine eklendiğinde son faturaya ilişkin bedelin 22.11.2012 tarihinde muaccel hale geldiği, davalı asıl borçlu ...A.Ş tarafından da son ödemenin aynı tarihte yapıldığı anlaşılmakla tüm borçların muacceliyet tarihinde ödendiği, takip tarihi itibariyle de takibe konu alacağın henüz muaccel hale gelmediği anlaşıldığından davalı asıl borçlu . ...A.Ş hakkındaki davanın icra takip tarihi itibariyle takibe konu alacak muaccel olmadığından reddine karar verilmesi gerekir.
Davalılar ..., ..., ... 29.06.2012 tarihli sözleşmede müteselsil kefil olarak imzaları bulunmaktadır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi uyarınca kefaletin geçerli olması için kefillerin sorumlu olacağı miktarın belirli olması gerekmekte olup, sözleşmenin incelenmesinde kefillerin sorumlu olacağı miktar belirtilmediğinden kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu bu nedenle bu davalılar hakkındaki davanın da bu gerekçe ile reddi gerekirken mahkemece yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılar vekili yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 10.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.