8. Hukuk Dairesi 2018/4348 E. , 2020/417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, davacıların murislerinden intikal eden altı parça taşınmazın davalılar tarafından hiçbir hakka dayanmaksızın senelerdir işgal edilip kullanıldığını açıklayarak, elatmanın önlenmesini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla geriye doğru beş yıllık 10.000,00 TL ecrimisilin faiziyle tahsilini talep etmiş, 19.02.2015 tarihli dilekçe ile elatmanın önlenmesi talebinden vazgeçtiklerini bildirmiştir.
Davalılar vekili, davalılardan ... dava konusu taşınmazlarda hak sahibi olmadığı gibi kullanmadığını, davalı ..."ın ise taşınmazlarda paydaş olmakla birlikte kullanmadığını, parsellerin henüz tapu kaydının oluşmadığını ve hisselerin belirli olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 10.000,00 TL"nin keşif tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak 12.12.2014 hakim havale tarihli bilirkişi raporunda hak sahibi görünen davacılara verilmesine, diğer davacılar yönünden davanın reddine, elatmanın önlenmesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, dava konusu altı parça taşınmaz yönünden yazılı şekilde davanın bir kısım davacılar yönünden kabulüne bir kısım davacılar yönünden reddine karar verilmiş ise de, Mahkemenin kabul ve redde yönelik değerlendirmeleri dosya kapsamı ile örtüşmediği gibi yapılan araştırma ve incelemenin eksik olduğu, hükmün Yasa"ya aykırı düştüğü anlaşılmaktadır.
Dava konusu edilen 85, 90, 97, 98 ve 99 parsel sayılı taşınmazların her iki davalının da kullanımında olmadığı, dosya içeriğindeki tüm bilgi, belge ve dinlenen taraf tanık beyanları ile sabittir. Mahkemece, bu parsellere dair talebin her iki davalı yönünden ispatlanamadığından reddi gerekirken aleyhe ecrimisile karar verilmesi hatalı olmuştur.
Dava konusu 89 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise davacıların tamamı ve davalılardan Mehtap taşınmazda pay sahibi olduklarını ileri sürmüştür. Mahkemece dava tarihi itibariyle davacıların (kendilerinin veya murislerinden kaynaklı) ve davalı ..."ın (... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/225 Esas ve 2019/399 Karar sayılı tapu iptali ve tescil ilamı gözetilerek) paydaş olup olmadığı netleştirilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaşın, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil talep etmesi mümkün ise de bunun için ön koşul intifadan mendir. Paydaşlar arası ecrimisil davalarında kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Mahkemece, uyuşmazlıkta öncelikle 89 parsel sayılı taşınmazın ilk oluştuğu tarihten itibaren tedavüllü tapu kayıtları, tedavüle esas akit tabloları ve varsa dayanak belgeler getirtilerek dava tarihi itibariyle davacıların ve davalıların paydaşlık durumu ile oranları netleştirilmelidir. Paydaş olduklarının tespiti halinde öncelikle intifadan men olgusu üzerinde gereği gibi durulmalı, devamında ecrimisile hükmedilecek ise hesaplama yapılırken paydaşlık durumuda gözetilip 89 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacıların isteği hakkında karar verilmelidir. Bununla birlikte, 6100 sayılı HMK"nin 297/2 maddesi gereği hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilemeksizin taleplerden her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekirken yazılı şekilde "davanın kabulü ile 10.000,00 TL"nin keşif tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak 12.12.2014 hakim havale tarihli bilirkişi raporunda hak sahibi görünen davacılara verilmesine, diğer davacılar yönünden davanın reddine" dair karar usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan yönlerden eksiklik ve hatalar giderilerek oluşacak sonuç dairesinde usul ve Yasa"ya uygun bir karar verilmek üzere hüküm bozulmuştur.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacılar vekili ve davalılar vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 21.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.