13. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/20725 Karar No: 2019/9485 Karar Tarihi: 07.10.2019
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/20725 Esas 2019/9485 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2016/20725 E. , 2019/9485 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalının aldatması üzerine maliki bulunduğu ... plakalı traktörün satışı için davalıya noter onaylı vekaletname verdiğini, davalının traktörü noterde eşine devrettiğini, ancak traktörün satış bedelini ödemediğini, günün sonunda dolandırıldığını anlayınca karakola giderek şikayette bulunduğunu, davalının benzer şekilde başkalarını da dolandırdığını ileri sürerek; 15/10/2012 tarihli birleşen (2014/521 esas sayılı) davada vekaletname ve satış sözleşmesinin geçersizliği ile traktörün malikinin kendisi olduğunun tespitine karar verilmesini, 09/07/2013 tarihli asıl davada ise vekaletname ile satış sözleşmesinin iptaline traktörün adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı her iki davada da davanın reddini istemiştir. Önceki tarihli birleşen davada mahkemece eda davası açılabilecekken tespit davası açılamayacağı gerekçesiyle verilen davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin karar, dairemizin 2013/26380 esas 2014/3258 karar sayılı kararıyla davacının vekalet sözleşmesinin aldatma ve hileye bağlı olarak geçersiz olduğunun tespitine ilişkin istemi yönünden hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece sonraki tarihli asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Yargılama sonunda mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde (ayrı ayrı) açılmış ve görülmekte olan (derdest) davaların aralarında bağlantı bulunması halinde usul ekonomisi ilkesinin bir sonucu olarak birleştirilerek aynı dava dosyası üzerinden birlikte görülmeleri mümkündür. Buna davaların birleştirilmesi adı verilir (HMK m.166). Birleştirilen davaların yalnızca tahkikat aşamaları birlikte yapılmakta olup, davalar bağımsızlıklarını kaybetmezler. Yani davaların birleştirilmesine rağmen ortada birleştirilen dosya kadar bağımsız dava var olmaya devam eder. Mahkeme hüküm sonucunda her iki dava için herhangi bir tereddüte meydan vermeyecek şekilde ayrı ayrı karar verir (HMK m.297/2) (R.Arslan, E.Yılmaz, S.Taşpınar Ayvaz, E.Hanağası, Medeni Usul Hukuku, 2018, sy.506). Somut olayda yukarıda açıklandığı üzere HMK m.166 anlamında birleşen davalar bulunmakta olup, mahkemece hüküm sonucunda her bir dava için ayrı ayrı hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma nedenine göre davacının temyiz sebeplerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz sebeplerinin incelenmesine şu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.