![Abaküs Yazılım](/6.png)
Esas No: 2016/8262
Karar No: 2021/1729
Karar Tarihi: 22.03.2021
Danıştay 4. Daire 2016/8262 Esas 2021/1729 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/8262
Karar No : 2021/1729
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Mühendislik İnşaat Turizm İç ve Dış Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, gayrimenkul satışlarını kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı 2009 yılı kurumlar vergisi ile geçici verginin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının satışını yaptığı taşınmazların, yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarihten önce bittiği yolunda vergilendirmeyle ilgili maddi olayları ortaya koyan somut tespitlerin bulunmadığı, ihtilaf konusu satışların İmar Kanununun ilgili maddesi uyarınca yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarihten önceki tarihlerde yapılmadığının kabulünün gerektiği, 2009 yılında inşaatı tamamlanmamış gayrimenkullerin satışının mümkün olmaması nedeniyle söz konusu satışların ilgili dönemlerde kayıt ve beyan dışı bırakıldığından bahisle bulunan matrah farkı üzerinden tarh edilen 2009 yılı vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergide hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı şirketin 2009 yılında yapmış olduğu gayrimenkul satışlarını ilgili dönem beyannamesinde belirtmediğinden bahisle takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden davacı adına resen tarh edilen vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile kurum geçici vergisi tarhiyatlarının yerinde olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin ise yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, iktisadi ticari ve teknik icaplara uymayan ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu düzenlenmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Safî kurum kazancı" başlıklı 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinin birici fıkrasında, Türkiye'de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, katma değer vergisinin konusunu teşkil eden işlemlerden olduğu, 2. maddesinin birici fıkrasında, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesinin teslim sayılacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 10. maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması; malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarlarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi vergiyi doğuran olay olarak nitelendirilmiş, 20. maddesinde de, teslim ve hizmet işlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olarak belirtilmiştir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 2/c maddesinde; kat irtifakı, bir arsa üzerinde ileride kat mülkiyetine konu olmak üzere yapılacak veya yapılmakta olan bir veya birden çok yapının bağımsız bölümleri için o arsanın maliki veya ortak malikleri tarafından bu Kanun hükümlerine göre kurulan irtifak hakkı olarak tanımlanmış, 3 üncü maddesinin son fıkrasında, kat irtifakının, arsa payına bağlı bir irtifak çeşidi olup, yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, bu Kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat mülkiyetine resen çevrilebileceği belirtilmiş, 15. maddesinde, kat maliklerinin kendilerine ait bağımsız bölümler üzerinde, bu kanunun ilgili hükümleri saklı kalmak şartiyle, Medeni Kanun'un maliklere tanıdığı bütün hak ve yetkilere sahip oldukları hükümlerine yer verilmiştir. Öte yandan, Türk Medeni Kanunu'nun 633 üncü maddesinde, gayrimenkul mülkiyetini iktisap için tapu siciline kaydın şart olduğu, "Tescil " başlıklı 705. Maddesinde taşınmaz mülkiyetinin tescil kazanılacağı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; İnşaat taahhüt faaliyetiyle iştigal eden davacı şirketin, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca Ankara İli, Keçiören İlçesi, ... Mah. ... ada ... parselde yapmış olduğu binadaki bağımsız bölümlerin tapuda devirlerinin yapılmasına rağmen söz konusu satışların ilgili dönemlerde kayıt ve beyan dışı bırakıldığının tespit edildiğinden bahisle davalı idarece takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonunca belirlenen matrahlar üzerinden dava konusu cezalı tarhiyatların yapıldığı anlaşılmaktadır.
Vergi Mahkemesince her ne kadar davacının satışını yaptığı taşınmazların, yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarihten önce bittiği yolunda vergilendirmeyle ilgili maddi olayları ortaya koyan somut tespitlerin bulunmadığı, ihtilaf konusu satışların İmar Kanununun ilgili maddesi uyarınca yapı kullanma izin belgesinin alındığı tarihten önceki tarihlerde yapılmadığının kabulünün gerektiğinden bahisle karar verilmişse de, yukarıdaki mevzuat ve vergi sistematiğimizin bütüncül olarak değerlendirilmesinden, bağımsız bölüm satışlarına ilişkin olarak vergiyi doğuran olayın tescille birlikte gerçekleşmiş olacağı nitekim söz konusu tescilin alıcı için mülkiyet hakkının kazanılması olacağı buna göre dava konusu olayda vergiyi doğuran olayın tescil tarihi itibariyle gerçekleşmiş olduğu, elde edilen gelirin kayıt ve beyanlara tescil tarihinden itibaren ilgili mevzuat uyarınca yansıması gerektiği açıktır.
Buna göre; Mahkemece işin esasının değerlendirilmesi sonucu bir karar verilmesi gerekirken belirtilen gerekçeyle verilen temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 22/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.